Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından önce yolum bir kaç kez düşmüştü bu güzel ülkeye. İlk gelişimde Kiev hava alanına iner inmez Nâzım Hikmet’in “anında sevdalandığını” söylediği başkente ben de abayı yakmıştım. Güneşte pırıl pırıl parıldayan altın sarısı kubbelerin Dinyeper ırmağına yansıyan suretlerinden olduğu kadar, hatta ondan da fazla, Gogol’ün Kiev efsaneleri hakkında yazdıkları etkilemişti beni. Kentin Sovyet döneminden kalma ezici, taş yapılarının önü sıra yürür, geniş yatağında akıp giden ırmağın sularına bakarken ömrü yolculuklarda geçen Ukrayna kökenli yazarın dünyasında ben de bir yolculuğa çıkmıştım. Bu kez doğu sınırından arabayla girdim Ukrayna’ya. Savaşın eli kulağındaydı ama bombalar yağmıyordu sivil halkın üzerine. Ülke yerle bir olmamıştı henüz. 2019 yılında seyir defterime kaydettiğim barış günlerinin izlenimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kositçe’den yola çıktığımızda hava günlük güneşlik, yol tenhaydı. Buğday ve yulaf tarlaları boyunca ilerlediğimiz de oldu çam ormanlarının içinden geçtiğimiz de. Derken dağlara yöneldik. Temmuz ayında bile dorukları karlıydı. Slovakya’nın bu ücra köşesinde doğanın böyle ıssız, yamaçlara yayılmış koyun sürüleriyle tek tük evlerden ibaret olabileceğini tahmin etmemiştim. Ukrayna’ya girer girmez arazinin engebeli bir görünüm alacağını da.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya Federasyonu’ndan koparak bağımsızlığını ilan eden ama Rus egemenliğinden yakasını bir türlü kurtaramayan kırk milyon nüfuslu bu ülkenin, bayrağının renklerini aldığı mavi ve derin gökyüzüyle uçsuz bucaksız buğday tarlalarından, bir de duvarları fresklerle kaplı, çan kuleleri soğan başlı kiliselerden ibaret olduğunu sanıyordum. Yanılmışım. Yol boyunca çam ormanları, tepelere sırtını dayamış ya da vadilerde gizlenen köyler gördüm. Bir de terk edilmiş harap fabrikalarla kereste yüklü at arabaları. Ana yolun kıyısından giden çift, hatta üç atlı arabalar başka bir dünyadan gelmiş gibi sessiz ve yavaştılar. Ukrayna’nın hâlâ çağ atlayamadığının en belirgin kanıtıydılar.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?