Borges’in “Anlar vardır, sadece anlar!’’ sözünü haklı çıkaracak birkaç anım vardır Nazım’la.
İlki epey eski, çocukluk yıllarımdan.
M. Mauss tüm insanlığı ikiye ayırır, bilirsiniz: “Beşikte büyüyenler, beşikte büyümeyenler!” Belli ki ben beşikte büyümeyenler sınıfındandım. Çok çocuklu, ebeli, nineli, amcalı, kuzenli kalabalık bir çiftçi ailesinin ortasına doğmuştum. Babamın gazozculuk sevdasıyla birlikte bu kalabalıktan ayrılmış, aslen Cemel köyünden gelin gelen babaannemizi de alarak Avanosluların “Ötegeçe” dedikleri yere, kendi evimize taşınmıştık. O günlerden en çok hatırladığım şey akşam yemeğinden sonra tüm ailenin bir sofra ya da soba etrafında kümelenerek yaptığı sohbetlerdi.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?