Son yıllarda yaşanan toplumsal, hukuksal, ekonomik ve siyasal gelişmelerin neredeyse tamamını Erdoğan ve AKP’nin iktidarda kalabilmek için yaptıkları işler olarak okumazsak ülkemizi anlayamayız. Erdoğan ve AKP, iktidarda kalabilmek için “hukuku bir konserve açacağı gibi kullanıyor (Can Atalay)”. Davalardan istenilen kararları çıkartabilmek için art arda mahkeme heyetlerini değiştirmek, kararları ile iktidar yandaşlığını kanıtlayanları paraşütle mahkemelere atamak, AHİM ve AYM kararlarını uygulamamak yönünde birinci derece mahkemelerini teşvik etmek, Fetullahçıların hazırladığı dosyalara sahip çıkmak, davalarda Fetullahçıları kat kat aşan delil uydurmaya bile gerek duymamak, benzeri yöntemlere başvurmak… vb. vb.
En sondan başlayalım. “Gezi” suçlamalarından Tayfun Kahraman takipsizlik aldı. Mücella ve diğer yargılananlar beraat etti. Can yargılanmadı bile, davanın avukatlarındandı. Buna rağmen aynı suçlamalarla yeniden açılan davada Osman Kavala’yla birlikte üçü yargılanıp tekrar beraat ettiler. İktidar savaşında elindeki önemli bir propaganda aracının aleyhine döndüğünü gören iktidar çarkı derhal harekete geçti. Hemen bir kampanya başlatıldı. Osman Kavala daha cezaevi kapısında tutuklandı. Yoğun bir kampanya ortamında dava İstinaf Mahkemesi’nce bozuldu. İstinaf, bozarken ilginç bir not düştü. Dosyası kendisinde olmayan, içeriğini, delillerini bilmediği bir başka davayla, Çarşı Davası’yla birlikte görülmesine işaret etti. Bu birleştirmenin tam olarak nasıl olduğunu anlatmak uzayacağından bir noktanın altını çizerek geçeceğim: Birleşmeyi isteyen mahkeme hâkimi, geçici görevle birleşmeyi görüşecek mahkemeye hâkim olarak gitti. Kendi kararını yine kendisi onayladı.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?