ABAHER EL-SAKKA
İsrail ordusu 5 Ağustos günü Gazze Şeridi’ne karşı “Bearing Dawn” saldırısını başlattı. 2008’den bu yana 6. altıncı olan bu yeni büyük çaplı saldırı, yaklaşık 50 kişinin ölümüne neden oldu ve sivil nüfusu kargaşaya sürükledi. Mısır’ın ara buluculuğuyla kesintiye uğrayan bu operasyon, Filistinlilerin katlanmaya devam ettiği sayısız çileden bir diğeriydi. Zaten “normal” zamanlarda da duvarlar arkasında hapis (1) durumda yaşayan yerleşim bölgesi sakinlerine karşı Tel-Aviv’in her an bir ateş tufanı başlatma ihtimali özellikle yıkıcı bir tehlike oluşturuyor. 2008-2009 savaşı bin 400’den fazla insanın hayatına ve binden fazla evin yok olmasına neden oldu. 2012’deki saldırı, 2 bin 300 ölü ve önemli maddi hasar bırakan 2014 savaşından, 180’den fazla ölüm ile daha az kayıp yaratmış olsa da hâlâ kasvetli bir kayıt olarak duruyor. Ölümcül bir depremin artçı sarsıntıları gibi, 2019 ve 2021 saldırıları da sırasıyla 34 ve 230 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Batı Şeria bu tür büyük çaplı operasyonlardan nasibini almasa da İsrail ordusunun ve özel birliklerinin neredeyse günlük baskınlarına maruz kalıyor. Cenin’deki askeri müdahaleyle ilgili haberleriyle tanınan ünlü El Cezire gazetecisi Shireen Abou Akleh de dahil olmak üzere, mart ayının sonundan bu güne yaklaşık 60 kişi Batı Şeria’da öldürüldü.
Yayılmacılığın devam etmesi, Filistinlilerin kötü yaşam koşullarının nedeni olan bir diğer unsur. Uluslararası hukuka göre yasa dışı olan yaklaşık 280 yerleşimin bulunduğu ve yaklaşık 450 bin nüfusa (2) (1990’da 82 bine kıyasla) ev sahipliği yapan Batı Şeria’da yayılmacılık, İsrail ordusunun her yerde var olması, tecrit önlemleri, toplu cezalar, su kaynaklarına yayılmacılar yararına el koyulması, toprakların haczedilmesi, ağaçların, özellikle zeytinin ve hasadın yok edilmesi ve hatta Ürdün Vadisi’nin (Al Ghor) bazı kısımlarının ilhakıyla kendisini hissediliyor. İsrail kontrolü altındaki bölgelerde ev inşa etmek ise imkânsız ve yıkım riskiyle karşı karşıya. Buna, İsrail yasalarını bile ihlal ederek yeni yerleşimler kurmaya çalışan yayılmacıların baskısı da ekleniyor (bir yerleşimin “resmileştirilmesi” Tel Aviv’in onayına tabi). 20 Temmuz’da, kendini tekrar etmeye mahkûm bir “vahşi yayılmacı” operasyon misali, bazı Amerikalıların finansmanından ve İsrail güvenlik güçlerinin hoşgörüsünden yararlanan bin yerleşimci, on yeni “ileri karakol” yaratmaya çalıştı. Yılın başından bu yana, yerleşimciler ile Filistinliler arasındaki çatışmalar, yaklaşık 100 Filistinlinin yaralanması ve aralarından iki kişinin ölmesine neden oldu. Yaklaşık 250 bin yerleşimcinin yaşadığı Doğu Kudüs’te, Şeyh Cerrah ve Silwan da dahil olmak üzere Filistinli çoğunluğa sahip birçok mahalle, zorla yerleştirme, kamulaştırma veya evlerin yıkılması sebebiyle ateş hattında. Birçok Filistinli yetkili, Naftali Bennett’in kabinesinin geçen haziranda düşmesinden bu yana geçici başbakan olan Yair Lapid’in hükümetini, 1 Kasım’daki İsrail yasama seçimleri öncesinde yerleşim faaliyetlerini hızlandırmakla suçluyor. (3)
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?