ALAIN GRESH
“Biden Kudüs’te Filistinlilerin ölüm fermanını imzaladı.” (1) İsrailli gazeteci Gideon Levy, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Haziran 2022’de Yakındoğu’ya yaptığı ziyaretin ana fikrini bu başlıkla değerlendirdi. Biden, iki devletli çözüme destek verdiğini dudak ucuyla söyledi, ama bu desteğinin “kısa vadeli olmadığının” da altını çizdi. “Kısa vadeli değil” derken ne demek istiyor? “Bu çözüme sadece İsrailliler mi karar verecek? Yerleşimciler gönüllüce evlerine geri mi dönecek? Sayıları 700 bin değil de bir milyona ulaştığında mı tatmin olacaklar?” Haaretz yazarı sözlerine, “Filistinlilerin ılımlılık ve Batı kartını oynadığı sayfa kapanıyor” ifadeleriyle devam etti. Artık Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) hareketine karşı yeni yasalar ve anti-Siyonizmi anti-Semitizmle bir tutan tahrif edilmiş tanımlarla, ABD ve Avrupa, “kaderleri ABD’nin yerli halklarınkiyle benzeme riski taşıyan” Filistinliler için faydasız bir konuma geldi.
Filistinliler, “Kızılderili” kamplarına sıkışıp egzotik bir şeyler arayan birkaç turist için dabkeh (*) dansı yapmaya mı mahkûm edilecek? Haziran 1967’de yaşanan İsrail-Arap savaşından beri Filistinlilerin siyasi, diplomatik ve sosyal durumu hiç bu kadar umutsuz bir hale bürünmemişti. Filistinliler, 1948’de İsrail’in kurulmasından, siyasi yönetimlerinin tasfiye edilmesinden ve içlerinden birkaç yüz bin kişinin mülteci kamplarına dağıtılarak sürülmesinden sonra zaten çöle dönüşü tecrübe etmişti. Bununla birlikte fedai örgütleri bir sürpriz yaşatarak, Arapların yenilgisiyle boş kalan yeri doldurmuştu; artık yeni nesil silahlanıyor ve kurtuluşun, Filistinlilerin kendi eseri olacağını ilan ediyordu. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) doğuşu, İsrail’in tarihten silmeye söz verdiği bir halkın siyasi dönüşüne işaret etmiş ve Filistin’in siyasi haritadaki yerini yeniden almasına olanak tanımıştı. FKÖ birkaç yıl içinde, başta Ürdün ve Lübnan olmak üzere, işgal altındaki Filistin toprakları Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te örgütlendi. Yaser Arafat’ın 1974 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da tasdik ettiği üzere, yavaş yavaş “Filistin halkının tek temsilcisi” olarak tanındı.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?