HÉLÈNE FERRARINI / Gazeteci
Ortalık ay ışığı altında. Buradakilerin deyimiyle orman “kırılmış”. Yerini her tarafı kazılı, kireçli bir toprağa bırakmış. On metre derinliğindeki çukurlardan birinin içindeki erkekler, alev alev yanan güneşin altında diz üstü botları, uzun kollu kıyafetleri ve şapkalarıyla çalışıyorlar. Tüm ağırlıklarıyla, toprağı beyazımsı bir çamura çeviren güçte fışkıran su mızraklarına yaslanıyorlar. Biraz daha ileride, suyun nihayet dinlenebileceği başka bir çukur var. Buradaki su garip bir turkuaz rengini almış. Savaş olmasaydı, yaklaşık otuz adamın çalıştığı Amazon ormanının kalbindeki bu altın arama şantiyesinin yöneticisi Boke A. da burada olmazdı. “Belki bir elektrikçi olurdum” diyor hayalperest bir gülümsemeyle.
1986’dan 1992’ye kadar gerilla ile ulusal orduyu karşı karşıya getiren Surinam savaşı patlak verdiğinde kendisi henüz on bir yaşındaydı. Sınır nehrinin diğer tarafında, Fransız Guyanası’ndaki bir mülteci kampına girmek için yaşadığı Maroni kıyısındaki köyden ailesiyle birlikte kaçıyordu. Okul çağını çoktan geçtiği 1990’larda Surinam’a döndüğünde bölgedeki diğer birçok genç gibi altın madenciliği onun için bir geçim kaynağı oldu. İlk olarak, işin en yorucu ve tehlikeli olduğu çukurda çalışmaya başladı. Sonrasında ise bazıları muhtemelen hiç çukur görmemiş yatırımcılar tarafından şantiye yönetimine getirildi.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?