HİLAL KÖSE
Tarihçi hocamız İlber Ortaylı’nın kapısını, yıllardır bıkıp usanmadan anlattığı, seneye 100. yılını karşılamaya hazırlanan Cumhuriyetimizi konuşmak için çaldım… Büyük bedellerle kazanılmış Cumhuriyet’in sığ tartışmalarla gündemde olmasından hiç hoşlanmasa da dil devrimiyle söze başladı, sonra da ‘Cumhuriyet yurttaşı nasıl olunur’ sorusuna yanıt aradık.
– Cumhuriyet’in 100. yılını karşılayacağız… Ne durumdayız?
Türklerin Cumhuriyet’le bir problemleri yok. Sabiha Sultan vardı biliyorsun, Vahdettin’in kızı, son halifenin de gelini oluyor. Türkçeyi iyi bilir, iyi konuşurdu, Türkçeye çok aşıktı. Böyle insanlar pek ayrılamazlar memleketten. Cebren ayrılsalar da gelirler. Nazım Hikmet, Mehmet Akif böyledir… Onun (Sabiha Sultan) bir tarifi vardır, ‘O Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin Cumhuriyeti’ diye. Doğrudur bu. Kitle olarak içinde kozmopolit insanlar olsa da bu Türklerin imparatorluğu ve Türklerin Cumhuriyeti, çok açık, bunu bilelim. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, hakikaten Türkçeyi sadece orduda değil, sivil bürokraside, hatta giderek eğitimde de yaygın kullanıyor. İnsanların dili Türkçe, bürokrasinin dili Türkçe, medresede Türkçe… Arapça kaynak okuyor, grameri öğreniyor ama konuşanı kaç kişi Allah biliyor. Farsça daha ikinci derecede, herkesin bildiği yok. Yeni bir yafta var şimdi; biri çıkıp ‘Osmanlı diye ayrı bir millet’ diyor. Bunu söyleyen hakikaten ya çok saf, hiçbir şekilde bir sosyal tahlil kabiliyeti yok, veyahut amaç başka. Az önce de söyledim Türkler Cumhuriyetlerini bir problem olarak görmüyorlar.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?