PELİN BATU
Türkiye’de kadın hakları denilince ilk akla gelen şeylerden biri Mustafa Kemal Atatürk ve kurmaylarının Türk kadınına Fransa, İsviçre, İtalya ve daha nice ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını getirmiş olmasıdır. Unuttuğumuz ise bu sürecin ne kadar zorlu olduğu, nasıl bir direnişle karşı karşıya kalındığı ve kadın haklarına giden yolun ne sarp ve engebeli bir yol olduğudur. Üstelik mücadele henüz bitmiş değildir. Kadın meselesinde kazanılan hakların çiğnenmesine, bu hakları çiğneyenlerin ödüllendirilmesine günbegün tanıklık ediyoruz. O yüzden tarihimizi bilmenin önemi büyük. Bu hakların kan, ter ve gözyaşı dökülerek verildiğini anımsarsak belki kazanılmış haklarımızı korumak için daha büyük bir çaba gösteririz. Geçmişi bilmek geleceğin daha sağlıklı bir şekilde inşa edilmesini de sağlayacaktır.
Kadınların hak mücadelesi Cumhuriyet tarihinden evvel başlamış ama asıl meyvelerini Cumhuriyet’in ilk yıllarında vermiştir. Son dönem Osmanlı’da yeşeren feminizm hareketi ya da Mehmed Cavid’in Osmanlı Türkçesine uyarlamasıyla “mesele-i isti’naiyye” hareketinden bahsetmeden olmaz. Kadın mücadelesi Tanzimat (1839-1876) ile gelen değişim rüzgârından nasibini almış, pek çok yenilikle kadınlar haklarını yavaş yavaş kazanmaya başlamışlardı. Bu döneme “Erken Dönem Osmanlı hareket-i nisvanı” (1868-1908) de diyebiliriz. Dönemin gazeteleri ve eserlerini karıştırınca kadının toplumdaki rolünün tartışıldığı, kadının sosyo-ekonomik durumu düzeltilmedikçe Batılılaşmanın imkansız olduğu yazılmıştır. (1) Kadın haklarının önemini Fatma Aliye, Zafer Hanım ve Şair Nigar Hanım gibi yazarlar edebi eserlerine işlemişlerdir. İlk kadın mektubu basında 1868 yılında yayımlanır. (2) Özellikle 1860’lardan itibaren ataerkil toplumda kadının rolü, kamusal hayata katılımı, kıyafeti, legal statüsü ve evlilik müessesi metropol şehirlerde tartışmaya başlanmıştı. Bırakın ikinci sınıf vatandaş olmayı, vatandaş bile sayılmayan kadınlar toplumda eşit ve özgür birey olmak adına mücadele etmeye Tanzimat döneminde başlatmışlardı.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?