İran’da geçen haftalarda Mahsa Amani adındaki genç bir kızın, şeriat rejiminin kurallarına göre örtünmediği ileri sürülerek işkence altında öldürülmesi, sadece kadının beden ve ruh bütünlüğünün ihlali değil, tümüyle bir insan hakkı ihlalidir. Bu vahşi olayı, İran’daki mevcut rejimin tarihi arka plandaki gelişmelerini de göz önüne alarak iki temel üzerinde analiz etmenin daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Bunlardan ilki özellikle, son dönemde uluslararası ilişkiler alanına da giren ve önemli bir kavram olan “anakronizm”dir ki kaba tabiriyle anakronizm, bir olgunun ya da olayın, zamanın ruhuna ters düşme durumu olarak tanımlanabilir. Diğeri ise sadece uluslararası ilişkiler değil, uluslararası hukukta da en çok işlenen ve tartışılan konular arasında yer alan “devletlerin iç işlerine karışmama ilkesi”dir. İran’da yaşanan ve tepkileri, ülke sınırını aşıp dünya kamuoyunca da sert bir şekilde kınanan elim olay gerçekte molla rejiminin, zamanın ruhuna ters düşmesinin de kanıtlarındandır. Öyle ki İran gibi binlerce yıllık tarihin, toplumsal zenginliğin ve diplomatik birikimin üzerine 1979’dan bugüne “inşa ettirilmeye çalışılan” rejim, kadim İran halkına da artık, dar gelmektedir. 21. yüzyılın sanayi 4.0 – bilgi toplumu dünyasında, “kadının örtünmesi ya da örtüsüne” dahi müdahale ve baskılar uygulayan hangi siyasi rejim, anakronik sayılmaz ki?
‘Devrim’ mi ‘rejim değişikliği’ mi?
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?