PABLO CASTAÑO / Gazeteci ve siyaset bilimci
“Özür dilerim. Bir hata yaptım ve bir daha olmayacak…” Dönemin İspanya Kralı Juan Carlos, Nisan 2012’de hastaneden taburcu olduktan sonra yaptığı bu acınası açıklamayla paçayı kurtardığını düşünüyordu… Kral, Botswana’da tüm masrafları karşılanan lüks bir safari sırasında kalçasını kırmış ve hastaneye yatırılmıştı. Avrupa Komisyonu’nun, tarihinin en kötü krizlerinden birine sürüklenen İspanyol ekonomisini denetim altına almakla tehdit ettiği dönemde yaşanan bu av kazası, “halka yakın” hükümdar imajını zedeledi. Zaten sallantıda olan popülaritesine son darbeyi vuran bu olay, birkaç yıl sonra taciz iddiasıyla hakkında şikâyette bulunacak olan Alman iş kadını Corinna Larsen’le yaşadığı evlilik dışı ilişkiyi de gün ışığına çıkardı.
General Franco’nun ölümünün ardından, halefi olarak belirlediği Juan Carlos’un 1975 yılında devlet başkanı olmasıyla restore edilen İspanyol monarşisinin, o günden bu yana yaşadığı en ciddi kriz başladı. Yeni hükümdar, çalkantılı bir siyasi geçişin ardından, cumhuriyet lehinde ya da aleyhine olacak bir referandumdan kaçınmasını sağlayan anayasal monarşinin kurulmasına karar verdi. Demokratik meşruiyeti üzerindeki tartışma ise 23 Şubat 1981’deki askeri darbe girişimiyle son buldu. Bir grup Guardia Civil (Sivil Muhafız) ajanı tüm milletvekillerinin ve hükümetin toplandığı Kongre’yi bastı. Aynı gün, ordunun bir kısmı da ayaklanarak Valencia sokaklarını ele geçirdi. Resmi anlatıya göre, isyanın lideri General Alfonso Armada’yı tanımayı reddeden ve üst düzey komutanlara komploya katılmama çağrısı yapan kral, darbeyi engelledi. Gece boyunca başkomutan üniformasını (İspanya Anayasası, krala sembolik başkomutan unvanı veriyor) üstünden çıkarmayan Juan Carlos, televizyonda darbeyi kınayan bir konuşma yaptı. Ertesi gün Kongre kan dökülmeden kurtarıldı ve darbeciler tutuklandı.
Kral Juan Carlos, darbe girişimine onay verdi mi?
Juan Carlos, daha önce Kraliyet Hanedanı Genel Sekreteri olarak hizmet eden darbeci liderle yakın bağlara sahipti. Bask bölgesinin bağımsızlığını isteyen ETA’ya yönelik tutumu sertleştirmek için General Armada’yı hükümetin başına getirme planından, ülkedeki büyük siyasi partiler kadar haberdardı. Ancak, bu darbe girişimini ne ölçüde bildiği veya onay verip vermediği bilinmiyor. “Armada Operasyonu”, bu çalkantılı dönemde ortaya atılan pek çok komplodan yalnızca biriydi. Bu komploların çoğu, Komünist Parti’nin yasallaşmasını ve Katalonya ile Bask Bölgesi’nin özerkliğinin tanınmasını ihanet olarak gören Franco’nun ordusu tarafından tasarlanmıştı.
Silahlı muhafızların Kongre’yi işgal etmesinin üzerinden altı saat geçtikten sonra darbe girişimini şiddetle kınayan kralın, bunu tamamen demokratik bir inançla mı yoksa operasyonun beklendiği gibi gitmemesi nedeniyle mi yaptığı net değil. Kralın bu tercihi, ordunun darbeye verdiği desteğin beklenenden zayıf olmasıyla ya da operasyonu ‘savaş mizanseni’ (1) diye tanımlayan yazar Javier Cercas’ın altını çizdiği gibi, görünüşte barışçıl bir hükümet değişikliğini imkansız kılan durumun hem ulusal hem de uluslararası kamuoyu tarafından daha kabul edilebilir olmasıyla açıklanabilir. 23 Şubat 1981 günü yaşananlarla ilgili tüm gerçeği öğrenmek için biraz daha beklememiz gerekecek. Çünkü, darbecilerin yargı süreçleri “savunma sırrı” gerekçesiyle hâlâ gizli tutuluyor. Ancak o güne ilişkin resmi açıklamaların yarattığı siyasi etki konusunda herhangi bir şüphe yok: Franco’nun varisi olan kral, kendi imajını genç İspanyol demokrasisinin üzerine yerleştirdi.
Siyasi partiler ve ana akım medya tarafından korundu
Madrid’deki Carlos III Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Pablo Simón, ‘Kraliyet Hanedanı’nın yönetiminde 30 yıl boyunca tam bir özerkliğe’ sahip olan Juan Carlos’un, özellikle de cumhuriyetçi köklerine rağmen 1982-1996 arasında başbakan olan Felipe González döneminde ‘Juan Carloculuğa’ yönelen Sosyalist Parti başta olmak üzere büyük siyasi partilerin ve kraliyetin faaliyetlerini inceleme ya da eleştirme konusunda nadiren cesaret gösteren ana akım medyanın koruması altında olduğunu söylüyor. Böyle ayrıcalıklara sahip olan kral da genellikle yasal çerçevenin dışında kalan kişisel anlaşmalar için konumunu kullanabiliyordu.
1978 Anayasası hükümdara devlet başkanlığı işlevini yüklüyor, ancak bunu sembolik temsil görevleri ve “kurumların düzenli işleyişinde denetleme ve ara buluculuk yapma” statüsüyle sınırlıyor. Gazeteci Ana Pardo ise Juan Carlos’un uygulamada “siyasi gücü elinde tuttuğunu, görüş bildirdiğini ve ekonomik alanda, örneğin şirket birleşmeleri ya da geçiş dönemi boyunca kamu politikası alanında etkisini gösterdiğini” belirtiyor.
Eski kralın serveti yaklaşık 1.8 milyar Avro…
Anayasal çerçeveye yönelik en büyük ihlallerinden biri 2007’deki İbero-Amerika Zirvesi’nde yaşandı. Juan Carlos, “Neden çenenizi kapatmıyorsunuz?” diyerek Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in sözünü kesti. Ancak İspanyol kralın en bariz aşırılıkları sözel olmaktan çok finansaldı… Devlet, İspanya Kraliyet Ailesi’ne yıllık 8 milyon Avro’dan fazla bütçe ayırıyor. Buna kral ve ailesinin vergiye tabi kişisel gelirleri de dahil. Ancak Forbes dergisi ve New York Times, Juan Carlos’un servetinin yaklaşık 1.8 milyar Avro olduğunu tahmin ediyor ki bu sadece resmi maaşlarıyla açıklanamayacak bir servet.
Damadı Iñaki Urdangarín’in adının 2011 yılında bir yolsuzluk soruşturmasına karışması, o güne kadar yürürlükte olan sessizlik yasasına son verdi. Medya, hükümdarın şüpheli ilişkilerinin üzerindeki örtüyü kaldırmaya başladı. Örtünün altından çıkan en ciddi olay ise Mekke demir yolu projesi için Arap petro-monarşisi ile bir İspanyol konsorsiyumu arasında aracılık yapması karşılığında, 2008 yılında Suudi Arabistan’dan 65 milyon Avro almasıydı. (2) Bu olayla ilgili ifşaatlar, kraliyet ile iş çevreleri arasındaki yakın bağları ortaya koydu. Rebecca Quintans ve Pilar Eyre gibi gazetecilere göre kral, kendisine yüklü komisyonlar ödeyen iş arkadaşlarının ihaleler alması için uluslararası prestijini kullanmaktan çekinmiyordu. Juan Carlos, saltanatının başından beri Körfez hükümdarlarıyla ayrıcalıklı ilişkiler kurdu. Bahreyn Kralı, 2010 yılında kendisine 1.9 milyon Avro “teklif etti”… Birleşik Arap Emirlikleri hükümdarı ise Ağustos 2020’den beri kendisini görkemli bir şekilde ağırlıyor.
İspanyol halkından yeni krala sönük karşılama
Juan Carlos, Anayasa tarafından kendisine tanınan dokunulmazlığın kapsamlı bir şekilde yorumlanması sayesinde şimdiye kadar herhangi bir cezai kovuşturmaya uğramadı. Ancak kişisel işleriyle ilgili sürekli ortaya çıkan detaylar, monarşinin, resmi Sosyolojik Araştırmalar Merkezi (CIS) tarafından 2013’te yapılan ankette 10 üzerinden 3.68 gibi zayıf bir puan almasına neden oldu. Juan Carlos, giderek düşen popülaritesi nedeniyle bir yıl sonra oğlu Felipe lehine tahttan çekilmeye karar verdi. Çekildiğini açıklamadan bir ay önce, popülist sol parti Podemos, Avrupa seçimlerinde muhteşem bir sonuç elde ederek İspanyol siyasi sistemindeki krizi büyüttü ve monarşi de dahil olmak üzere 1978’de doğan rejimle kurulan tüm kurumları eleştiren 15-M hareketinin önünü açtı. (3)
Sıcak bir Haziran günü tahta çıkan yeni Kral 6. Felipe, eşi Letizia ile birlikte üstü açık Rolls-Royce arabasıyla Madrid’in merkezinden geçti. Juan Carlos’un tahttan çekilmesiyle alevlenen sayısız cumhuriyetçi gösteriye karşı bir halk kutlamasına hazırlanan yetkililer, geçiş güzergâhına 100 binden fazla İspanyol bayrağı bırakmıştı. Ancak beklenen kalabalık toplanmadı. Televizyon kameraları sadece boş sokakları çekiyordu. Bu bomboş sokaklarla, Birleşik Krallık’ta Kraliçe 2. Elizabeth’in devasa ve gösterişli cenaze töreni arasındaki tezat çarpıcıdır. Felipe de Bourbon’un 2014’teki sade taç giyme töreninin de gösterdiği gibi İspanyol monarşisi, kendisini marş ya da bayrak gibi ulusal bir amblem statüsüne yükseltebilecek sembolizmden de estetikten de yoksundur.
Kız kardeşe yolsuzluk suçlaması ve off-shore hesapları
6. Felipe’nin taç giymesinden bir yıl sonra yapılan bir ankete katılanların yüzde 57.4’ü, tacın yeni sahibiyle ilgili iyi bir fikre sahip olduğunu söylüyordu. Ancak CIS anketinde 10 üzerinden 4.34 puan alan İspanyol monarşisi, anketinin en alt sıralarında yer almaya devam ediyordu. (4) 6. Felipe’nin görevde olduğu ilk sekiz yıla, kız kardeşi Cristina’nın kocası Urdangarín ile aynı yolsuzluk davasında suçlanması ve Juan Carlos tarafından açılan bir off-shore hesabı babasıyla birlikte kullandığı iddiası üzerine babasının mirasını reddetmesi damga vurdu. (5) Felipe, kraliyet ailesinin yönetimini daha şeffaf hale getirmek için bazı jestler de yaptı, hatta babasını eski devlet başkanı olarak aldığı ödenekten mahrum bırakacak kadar ileri gitti. Monarşinin hesapları hakkında ayrıntılı bilgi vermeyen ana akım medyadan da büyük alkış aldı. Bu dönemde yeni bir uzlaşı ortaya çıktı: Juan Carlos’u suçlama ve eski kralın karıştığı usulsüzlükleri açığa çıkarma konusunda tam anlamıyla özgür olan medyada, eski kralın oğlu ve halefi hakkında hiç eleştiri yer almıyordu. Gazeteci Alberto Lardier’e göre, “6. Felipe figürüne karşı aşırı bir medya koruması söz konusu”. (6) Ancak bu dokunulmazlık pelerini bile, Juan Carlos ile o zaman prens olan Felipe’nin düğünü için 290 bin dolar harcayan bir iş adamı arasındaki ilişkiyi gizlemeye yetmedi. (7)
Zayıf düşen 6. Felipe, meşruiyetini yeniden kazanmak için Katalan bağımsızlık hareketinde bir fırsat gördü. Katalan hükümeti ve çeşitli yerel örgütler tarafından desteklenen – ancak İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasa dışı ilan edilen ve bu nedenle yasal değeri olmayan – 1 Ekim 2017 tarihli kendi kaderini tayin etme referandumuna iki milyondan fazla seçmen destek verdi. Bu desteğe rağmen ya da bizzat bu destek nedeniyle, demokratik bir ülkeden çok Franco rejimini anımsatan yöntemler kullan merkezi devletin güvenlik güçleri, referanduma müdahale etti. O gece yaptığı konuşmada, polis saldırısına uğrayan yüzlerce kişi için tek kelime etmeyen kral, sadece birlik yanlılarını temsil ediyormuş gibi sert bir konuşma yaptı.
Siyasi bir tartışmada taraf tutan partizan bir kral
6. Felipe, o akşam kendi “23 Şubat”ını yaratmak istiyordu. Ancak Juan Carlos’un cumhuriyetçi sola doğru adım atmasını ve “tüm İspanyolların kralı” (8) olmasını sağlayan 1981’deki başarısız darbenin aksine 1 Ekim’deki konuşma, Felipe’nin siyasi bir tartışmada taraf tutan partizan bir kral gibi görünmesine neden oldu. Hatta telefona sarılan kral, bazı büyük şirketlerin yöneticilerini arayarak Katalonya’dan çekilmelerini istedi. (9) Kraliyetin popülaritesinin Bask bölgesinde olduğu gibi bu bölgede de felakete dönüşmesi hiç de şaşırtıcı değil. Anayasa uzmanı Gerardo Pisarello’nun söylediği gibi, “İspanyol monarşisi, Frankoculukla olan bağı nedeniyle, ülkenin bölgesel çeşitliliğinin çok uluslu bir projeye dönüşmesini engelleme arzusuyla karakterize edilir”… Bu anlamda kraliyet tacı, İspanyol milliyetçiliğinin temel aracıdır.
Kral Felipe, babası için çok önemli olan solun desteğini kaybetti. 2020 yılında yapılan bir ankete göre, İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) seçmenlerinin yüzde 55’i ve Podemos seçmenlerinin yüzde 90’ı olası bir referandumda “cumhuriyeti seçeceğini” söylüyor. Genel olarak monarşi, cumhuriyetçi bir rejimi tercih edecek yüzde 40.9’a karşı İspanyolların yalnızca yüzde 34.9’unun desteğine sahip. (10) Pablo Hásel gibi aktivistler ya da Valtònyk gibi cumhuriyetçi rapçilere yönelik baskılar monarşinin popülaritesini zayıflatıyor.
6. Felipe’nin tahta geçmesi on yıl önce başlayan krizi kesinlikle hafifletti ancak monarşik rejim sorgulanmaya devam ediyor. Siyaset bilimci Pablo Simón’un deyimiyle, “kurum olarak hâlâ ayakta olan ancak halk desteği açısından cansız bir zombi” olma riski taşıyor.
ÇEVİRİ: ADA KÜÇÜKMETİN
(1) Javier Cercas, Bir Anın Anatomisi, Actes Sud, Arles, 2010.
(2) Ángeles Vázquez, “La fiscalía afirma que los contratos del AVE a La Meca eran “calculadamente ambiguos”, like los que ocultan comisiones”, El Periódico, Madrid, 3 Mart 2022.
(3) Bkz. Renaud Lambert, “Podemos, le parti qui bouscule l’Espagne”, Le Monde diplomatique, Ocak 2015.
(4) CIS Nisan 2015
(5) “Felipe VI dice que renuncia a su herencia y elimina la asignación del rey Juan Carlos tras conocerse una cuenta ‘offshore'”, Público, Barcelone, 15 Mart 2020.
(6) Felipe VI, el último rey de España belgeselinde alıntılanmıştır, 2019, EITB (Bask Radyo ve Televizyonu).
(7) “Revealed: The King of Spain’s half-a-million-dollar secret honeymoon paid for by disgraced father”, The Telegraph, Londra, 20 Haziran 2020.
(8) Casimiro García Abadillo, HBO belgesel dizisi Saving the King’de alıntılanan gazeteci.
(9) Àlex Font, Natàlia Vila et Albert Martín, “Así hizo el Estado la guerra económica contra Cataluña”, Ara, Barselona, 7 Ekim 2018.
(10) Mónica Andrade, “Si hubiera un referéndum: república, 40,9%, monarquía 34,9%, con un 12,9% de indecisos”, CTXT, 12 Ekim 2020, ctxt.es