AKRAM BELKAÏD, MARTINE BULARD
10 Mart 2023’te çifte sürpriz yaşandı… Önce 1960’lardan beri bölgesel rakipler olan Suudi Arabistan ve İran, 2013’ta Riyad’ın bir Şii din insanının idam etmesinin ardından Tahran’daki Suudi elçiliğine yapılan saldırıyla kesilen diplomatik ilişkilerini yeniden kuracaklarını duyurdu. Sonra, uluslararası arenada soyutlandığı iddia edilen Çin, iki yıl süren gizli müzakereler ve sonuçsuz kalan beş turun ardından imzalanan normalleşme anlaşmasına aracılık ederek, Orta Doğu’daki “Büyük Oyun”a güçlü bir giriş yaptı. Gerçi Pekin kanadında bu el sıkışmanın önemi abartılmamalı. Zira barışın etkili olabilmesi için öncelikle İranlılar ve Suudilerin farklı tarafları destekledikleri Yemen’deki savaş gibi daha ele alınması gereken çok mesele var. Ancak Batılı liderler, “Ortada yeni bir şey yok dostlarım” diyerek (1) güvence veren ABD Başkanı Joe Biden’ın yaptığı gibi bu olayı küçümserlerse hata etmiş olurlar.
Öte yandan Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, haftalık basın toplantısında söz konusu anlaşmanın “diyalog ve barış yolunda bir zafer” olduğunu ifade ederek mütevazı davranmayı tercih etti. Oysa Pekin ilk kez resmi olarak uluslararası bir anlaşmayı organize ediyor. Dahası Çin, yüzyılın başından beri Asya’ya verdiği önceliğe rağmen 70 yılı aşkın bir süredir ABD’nin baskın geldiği stratejik bir bölge olan Orta Doğu’nun işlerine ilk kez karışıyor. Bu zamana kadar Pekin, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın kızmasına yol açabilecek, “bölgenin güvenliğini” üstlenen bir ABD politikasının “kaçak yolcu” olarak göreceği bir müdahaleden özenle kaçınmıştı. (2)
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?