BENOÎT BRÉVILLE
Bir zamanlar bunun iyi bir şey olduğu düşünülürdü… İhtiyaç sahibi yoksullar, üç kuruş alabilmek için ‘dilenci’ diye damgalanırdı. Yoldan geçenlerin aşağılayıcı bakışlarının altında soğuk havaya rağmen bekledikleri yardım kuruluşlarının önünde itişip kakışırlardı. Bu sayede, içinde bulundukları durumdan kurtulmak için çaba göstereceğine inanılırdı.
Artık hiç kimse, 19. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan bu “utanç eğitimi” (1) yöntemini savunmuyor. Sosyal bakkal veya dayanışma marketlerindeki pek de cazip olamayan birkaç seçenek arasında seçim yapmayı özgürlük görünümü altında sunan sosyal hizmet kurumları ve hayır dernekleri, yoksulların “özerkliğini” ve “haysiyetini” geri getirdiklerini iddia ediyor. İki araştırmacının, “sosyal olarak kabul edilebilir” (2) bir yardım olasılığı sağladıkları için övündüğü bazı dijital uygulamalar, “gıda yardım merkezlerine gidenlerin yaşadığı damgalanma duygusu ve utancı önlemek için” yardıma başvuranlarla esnafın doğrudan temasa geçmesini sağlıyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?