ÜNAL ERSÖZLÜ
İnsan ‘yaşama sanatının’, sessiz öğrencisi… Yaşama sanatını örgütlerken, sessizliği sindirmek, kendimizi ve çevremizi kabullenmek, doğanın bize fısıldadığı çağrıları duyabilmek, yazgımız ile onu şekillendirenler arasındaki köprüyü doğru algılamak değerli. Çünkü yaşama sanatı, sezgileri ile bütünleşen insanın hayatıyla yazdığı bir şiir gibi. Günümüz ise hayat kulvarlarında kendiliğinden oluşmuş ‘bekleme’ değil; ‘bekleyememe’ salonlarıyla dolu. Gövdelerimizin, ruhlarımızın önünde koştuğu bir çağda yaşıyoruz sanki. Her şey o kadar hızlı ki; insanın beklemeye tahammülü kalmadı. Bekleme karalanan bir kelime oldu sanki.
Zaman ile çıktığımız, çok yanıltıcı, sonlu bir yarış yaşıyoruz oysa.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?