RENAUD LAMBERT / Gazeteci
Medya tarafından sıkça kullanılan klişe bir ifade vardır. Biri, Batı’nın liberal demokrasisini sorguladığında sadece, “Kuzey Kore’ye bakın” diye yanıt verilir. Kore yarımadası, liberal demokrasi fikrinin kendi üstünlüğünü göstermesi için etkili bir karşıtlık sunuyor. Kuzey’de diktatörlük, kıtlık ve el arabaları; Güney’de ise demokrasi, bolluk ve yarı iletkenler… Bir yanda komünizmin tiksindirici görüntüsü, diğer yanda, örneğin dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Louis Gallois’nın da önerdiği gibi, taklit edilmesi gereken bir ‘model’… (1) Fransız işverenlerinin en ünlü temsilcilerinden biri olan Louis Gallois şöyle diyor: “1950’lerde Hindistan kadar yoksul olan, ancak o zamandan bu yana dünyanın en büyük on ikinci ekonomisi haline gelen ve Bloomberg’in 2014-2021 yılları arasında yedi kez ‘En Yenilikçi Ülke’ seçtiği bir ülke modeli.” (2) Kısacası bir ülke değil, “mucize”…
Ancak Güney Kore’nin birden fazla yüzü var. Medyayı büyüleyen ve dilini sınıf dışında öğrenen okul çocuklarından oluşan ordularıyla övünen Güney Kore, artık tüm dünyada tanınan K-pop yıldızlarına benziyor: İnce bir vücut, çift cinsiyetli bir yüz, uluslararası şöhret ve kulağında mükemmel bir telefon. Ama bir de öteki Güney Kore gerçeği var: 1392’den 1910’a kadar yarımadayı yöneten hanedana atfen halkının “Joseon Cehennemi” dediği bir ülke…
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?