GUILLERMO DEL VALLE
İspanya’da 23 Temmuz 2023 günü yapılan ve hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamadığı genel seçimlerin ardından yaşanan siyasi çekişmeler ülkeyi iki bloka ayıracak gibi görünüyor. Bir tarafta, İspanya’nın tek ve bölünmez bir ulustan oluştuğu fikrini savunan ve her ikisi de merkezi iktidar anlayışını ve bir tür “üniter” milliyetçiliği savunan Halk Partisi (PP) ve Vox’un (1) başını çektiği muhafazakârlar ve aşırı sağcılar var.
Karşılarında ise geniş anlamda solu temsil eden partiler ile milliyetçiliğin başka bir biçimini; ülkedeki özerk topluluklardan (Katalonya, Bask Bölgesi, Navarre) kaynaklanan ve İspanya’nın dil ve kültür olarak farklı uluslardan oluştuğunu kabul eden “bölgesel” milliyetçiliği savunan kesim arasındaki ittifaktan doğan blok yer alıyor. İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile Sumar Koalisyonu’nun liderleri, hükümet kurabilme umuduyla, ülkenin çok uluslu olduğunu savunan ve hatta daha da ileri giderek İspanya’dan ayrılmak isteyen partilere yaklaştılar. (2) Podemos’un kurucularından Íñigo Errejón, 19 Ağustos 2023 günü X (eski adıyla Twitter) üzerinden şu açıklamayı yaptı: “Ortak toplumsal gündem ile çok uluslu gündemin birbirine ‘aykırı’ olduğunu düşünmek hatadır. Ortak tarihimiz, ortak düşmanlarımız, işbirliği ihtiyacımız ve demokrasi, bizi el ele yürümeye itiyor. Nitekim biz de bunun üzerinde çalışıyoruz.” Peki, ilerici ufuklar ile milliyetçilik gerçekten de örtüşüyor mu?
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?