BENOÎT BRÉVILLE ve PIERRE RIMBERT
Bir yıldan biraz uzun bir süre önce, 19 Ekim 2022 günü Brüksel’deki parlamentoda gösterişli bir konuşma yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, şunları söylüyordu: “Kış yaklaşırken, kadın, erkek, çoluk çocuk demeden insanları su, elektrik ve ısınmadan mahrum bırakmak amacıyla sivil altyapıya yönelik hedefli saldırılar yapılıyor. Bunlar saf terör eylemleridir. Başka türlü nitelendiremeyiz.” Ancak bu kural, bir Batı bloku müttefiki “hedefli saldırılar” düzenlediğinde geçerliliğini yitiriveriyor. Hamas’ın, 7 Ekim’de başlattığı askeri operasyonda yüzlerce sivilin katledilmesinin ardından (300’ü asker olmak üzere bin 400 ölü) 9 Ekim günü bir açıklama yapan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze’nin tamamen kuşatıldığını şu sözlerle duyurdu: “Bundan böyle elektrik yok, yiyecek yok, gaz yok (…) İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz.” Sadece İki gün sonra, evlerin, okulların, hastanelerin ve medya merkezlerinin enkazlarından bin 200 ceset çıkarılmıştı bile. Bu yerler, savaşçıları barındırdıkları gerekçesiyle – bu bahane, Rus ordusu tarafından, farklı bir çatışmada sık sık öne sürülüyor – ayrım gözetmeksizin bombalandı. Kısa süre önce söylediklerini tasdik eden Ursula von der Leyen, kayıtsız bir şekilde “Avrupa İsrail’i destekliyor” dedi. “Ulusu temsil eden” Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Yaël Braun-Pivet, Tel Aviv’e “koşulsuz destek” ilan etti.
Fransız medyasının, sadece Hamas savaşçıları tarafından işlenen savaş suçlarına odaklanması, tüm İsrail – Filistin çatışmasının yalnızca İslamcı terörizm açısından ele alınmasına neden oluyor. Bu türden çok sayıda saldırıyla yaralanmış Fransa gibi bir ülkede böyle bir sınırlamaya gidildiği anda, medyanın işi bilgilendirme olmaktan çıkıyor ve iktidarın kesin talimatlarını aktarmaya; bu durumu eleştiren ve sorgulayanları takibe dönüşüyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?