AYKUT KÜÇÜKKAYA
Yazının başlığı, kapağımızın ikinci manşetinde yer alan Benoît Bréville ve Pierre Rimbert’in yazısından bir alıntı. Sayfalarımızda yer alan bu önemli yazıyı Türkiye’deki tüm meslek örgüt temsilcilerinin, meslektaşlarımın okumasını salık veririm. Yazının içeriği Le Monde diplomatique özelinde Fransa kamuoyuna seslenmiş gibi gözükse de satırlar arasında “evrensel gazeteciliğin” kurallarını içeren net mesajlar yer alıyor…
Türkiye’de basın dünyası son yıllarda en kara günlerini yaşadı, yaşıyor. Tabii ki bunun geçmişi 12 Eylül faşist askeri darbesine kadar gidiyor. Solun, emekçinin üzerinden 43 yıl önce silindir gibi geçen askeri darbe ilk önce sağı, sağ politikalar da dinci tarikatları ve cemaatleri güçlendirdi. Laiklikten verilen tavizler, bilimsel eğitimden uzaklaşma, kadın haklarında büyük gerileme ve derin yoksullaşma, ülkeyi ileriye değil geriye götürürken; gazetecilik de adım adım yandaşlığa evrildi. Maalesef bu evrilme iktidar yandaşlığı ile sınırlı kalmadı, “muhalif gazetecilik” diye tuhaf bir kavram yarattı.
Ortam eleştirel gazetecilik yerine sadece muhalefeti destekleyen, muhalefeti desteklerken de onun içinde bir tarafı tutan popüler gazetecileri türetti. Her kanadın el üstünde tuttuğu bu gazeteciler, iktidarı destekleyen “yandaş gazeteciler” kadar bu evrensel mesleğe büyük zarar verdiler. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra seçimi kaybeden CHP’deki lider değişikliği sırasında son üç – beş ayda yaşananlar “bir ülkede gazetecilik nasıl yapılmaz” sorusunun yanıtını da veriyor. Eğer üniversitelerin gazetecilik fakültelerinde bu sorunun yanıtı aranıyorsa, bu son üç – beş ay, rahatlıkla öğrencilere tez konusu olarak verilebilir.
***
Kağıt gazetecilik, dijitale karşı mücadelesini sürdürüyor. Bréville ve Rimbert’in yazısında alıntıladığı gibi Ignacio Ramonet, “Bilgi edinmek yorucu bir iştir” diyor. Biz de Le Monde diplomatique Türkçe olarak sizleri, okuyucularımızı “bilgiyle yormak”, yorarken de “düşündürmek” istiyoruz…
Aylık gazetemizi 2024 yılına hazırlarken en büyük amacımız kâğıt baskımızın tirajını artırmak!.. Le Monde diplomatique Türkçe’nin ulaştığı okur sayısını (bayi tirajı, kağıt ve dijital abonelikle birlikte) bazı günlük gazetelerin tirajıyla aynı seviyeye getirmek ve yapacağımız gazetecilikle zaman zaman geçmek için çalışacağız. Bu noktada “gazete” okumak isteyen, “bilgi edinmek için yorulmak isteyen okura” sesleneceğiz, Türkiye’nin 81 ilinde o okuru yakalamak için mücadele edeceğiz…
***
Yazıma meslektaşlarımın yazısından bir cümleyi başlığa çekerek başladım… Yazıyı da bu önemli makalenin içinden bir alıntıyla bitireyim:
“Ortak bir amaç etrafında birleşebilecek olanlar arasındaki bölünmeleri analiz etmek, ne pahasına olursa olsun gelecekteki bir zaferi aramak yerine siyasi yenilgileri anlamaya çalışmak, inanma isteği şüphe duyma nedenlerinden çok daha ağır basan kişiler için rahatsız edici ve cesaret kırıcı olabilir. Bu, ileri görüşlü olmanın bedelidir. İleri görüşlü olmadan verilen kavga, kaybedilmeye mahkûmdur. Sonuçta, okuyucusunun inançlarını pohpohlamak üzere tasarlanmış bir gazete ne işe yarar ki? Jean – Paul Sartre, ‘Bazen bir fikrin doğruluğunu, bizde yarattığı hoşnutsuzlukla ölçmek gerekir’ demiştir.”