PAUL BOYER ve RÉMI CARTON / Gazeteciler
Zambiya’nın başkenti Lusaka’nın güneyindeki bir otoparkta düzinelerce genç boş boş dolaşıyor. Yaşları 16 ila 30 arasında değişen gençler, Etiyopya, Somali, Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden (KDC) gelmiş. Sırtlarında çantaları, ceplerinde pasaportları, Güney Afrika’daki şehirlere düzenli olarak kalkan otobüslerin geliş gidişlerini kontrol ediyorlar. Yüzünde birkaç santimetrelik yara izi bulunan, sağ gözünü kaybetmiş biri bizimle konuşmayı kabul ederek, “Mogadişu’da saldırıya uğradım. Şiddet nedeniyle Somali’yi terk ettim” diyor. Henüz 20’li yaşlarında olan bu genç adam, ülkesinin yıllardır devam eden çatışmalar nedeniyle parçalandığını, Muhammed Siad Barre’nin Ocak 1991’de devrilmesinin ardından devletin çöktüğünü ve ülkenin savaş ağalarının oyuncağı olduğunu gördü. (1)
Her gün düzinelercesi bir kamyonun kasasında gizlice seyahat ediyor, bazıları insan kaçakçılarına para ödüyor. Otoparkta tanıştığımız ve kimliğinin gizli kalması şartıyla konuşan bir kaynak, “Bu kamyonlar Johannesburg’a yiyecek taşıyor. Bazılarında kaçakçılar tarafından oluşturulmuş gizli bölmeler var. Düzinelerce göçmen bu daracık bölmelerde sınır kontrollerini geçiyor. Esas sorun havasızlık. Sadece en güçlü olanlar hayatta kalıyor” diyor. Yaşı küçük olduğu anlaşılan gençlerden biri korku içinde… 1970’lerden kalma eski bir kamyonun kasasını göstererek “Güney Afrika’ya gitmenin başka yolu yok. Ben de böyle gideceğim” diyor kararlılıkla…
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?