CEMRAN ÖDER
Edebiyatımız, 11 Şubat Pazar günü üretken ve çok önemli bir yazarına veda etti. 1970’lerin edebiyat ortamına bir “olay” olarak düşen Füruzan kendisini niteleyecek pek çok övgünün ötesinde aslında tam anlamıyla bir entelektüeldi. Toplumsal duyarlılığı yüksek, akla ve insanlığa inancını hep diri tutmuş sahici bir aydındı, sosyalizme gönül vermiş bir yazardı. Çağının dertlerine sahiden üzülen, kafa yoran, dile getiren, susmayan bir aydın. Yaşamı boyunca özgürlük ve adalet tutkusundan vazgeçmeyen Füruzan’ın toplumsal duyarlılığı yazdıklarına yansıdı.
Sanatın farklı alanlarına yönelmiş ve ne şanlıyız ki “yazı”da karar kılmıştı. Oysa belki de bir ses sanatçısı, ressam veya bir tiyatro insanına veda ediyor olacaktık. Tutkunu olduğu büyük yazarların -Tolstoy, Gorki, Dostoyevski, Kafka, Brecht, Orhan Kemal ve nicelerini okuyarak yazarlık yolculuğuna çıkan Füruzan yazının da farklı türlerinde gezinse de hep “öykücü” olarak kazındı hafızalara. Hikaye anlatabilmenin incelik istediği bu çağda insanı onun kadar derinlikle anlatabilen, anlayabilen çok az yazar zihnimizdedir. Füruzan’ı sahici kılan ise sahip olduğu ve olabileceği tüm ünvanlara karşı mesafesi hatta reddedişidir. Dimdik ve yalın durdu sadece Füruzan olarak kaldı hep.
Kimse çocukları onun gözünden görmedi, içinde hep diri tuttuğu muzip bakışlı, başına buyruk, kışkırtıcı “ukala” kız çocuğu diğer çocukları anladı, anlattı. Çocuklar gerçeği görür, sessiz kalmaz, sahici olanla sahteliği metrelerce uzaktan sezer. Füruzan da benzer bir sezgiyle kendine okurlarından ve sevdiklerinden örülü bir dünya yarattı, öyle kolay değildi yaklaşmak, o dünyaya girebilmek. Ama ne okurlarının ne de sevdiklerinin elini hiç bırakmadı. Öyle ki, 24 yıl geçmiş olsa da yeni öykülerini yayınladı geçen sene Akim Sevgilim kitabıyla. Füruzan yaşsızdı tıpkı bir bilge gibi. Her yaştan insana değebilmesinin, kuşaklar arası bir yazar olmasının sebebi bu bilgeliğinde saklıdır.
Edebiyatçılar, eleştirmenler daha çok anacak hakkında yazacak, konuşacaklardır büyük yazarın. Bense kendini çok şanslı sayan bir okuru, kendi dünyasına aldığı yakınlardan biri olarak sesini, konuşmalarımızı, buluşmalarımızı, yemeklerimizi, gezip gördüklerimizi, sıradan bir şeyi paylaşmayı çok özleyeceğim. Yaşamına dokunduğu herkes gibi yaşarken bıraktığı hediyelerine bakıyorum, ne şanslıyım hep benimle olacaklar. Defnettiğimiz gecenin sabahında rüyamda rengarenk koca çiçeklerle bezenmiş elbisesiyle, incecik duruşuyla birbirimize sarıldık “nasıldı tören?” dedi “kalabalıktı Füruzan” dedim, “tüm sevenlerin oradaydı”, “vay be, bana da bu yakışırdı…”dedi.