AYKUT KÜÇÜKKAYA
O, Atatürkçüydü…
O, Cumhuriyetçiydi…
O, laikti…
O, antiemperyalistti…
O, özgürlükçüydü…
O, Kuvayi Milliyeciydi…
Ama asıl önemlisi bugün yaşadıklarımızı 40-50 yıl öncesinden görebilen aydın bir gazeteciydi…
İnternet dünyasında Uğur Mumcu’nun bir videosu döner. Mumcu’nun 1980’li yıllarda bugünü nasıl gördüğü yüzlere tokat gibi çarpar:
“Kapanan Köy Enstitüleri kapanıyor da ne oluyor? İHL ne işe yarıyor? Bunlar imam, hatip olmuyor… Hukuk fakültelerine gidip yargıç, savcı oluyorlar… Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gidip kaymakam oluyorlar… 2000 yılına doğru baktığımızda vali ilahiyat mezunu, Emniyet müdürü İslam Enstitüsü mezunu, kaymakam İHL mezunu olacak… General olacak…”
Siyasi iktidarlar Uğur Mumcu’yu dinleseydi, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti 100. yılına adaletin, hukukun, insan haklarının yok sayıldığı bir ortamda girer miydi?
Katledilişinin 31. yılında büyük bir özlemle Mumcu’yu anarken Le Monde diplomatique Türkçe ailesi olarak özel bir ekle okurumuzu selamlıyoruz. Mumcu’yu bombalı suikastle aramızdan koparıldıktan 10-11 yıl sonra dünyaya gelen, O’nun mesleğini seçen Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 10 öğrencinin kaleminden okuyacaksınız. Dünyaca ünlü şairimiz Ataol Behramoğlu arkadaşı, avukatı Mumcu’yu yazdı. Hilal Köse 31 yıl sonra Mumcu soruşturmasında “çekilemeyen tuğlanın altında kalan adalet” gerçeğini yazarken Sadık Çelik “faili meçhul faili devlet” diyor. Hazal Ocak Mumcu’nun hayat öyküsünü kaleme alırken Ozan Çaylak şiiriyle Mumcu’yu anıyor…
***
Yıl 2010… WikiLeaks, aralarında ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçları da delillendiren 1 milyon belgeyi yayınlamaya başlar. ABD tarafından casuslukla suçlanan Julian Assange, aralıkta Londra’da gözaltına alınır…
Yıl 2012… Assange, Haziran ayında Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ne sığınır…
Yıl 2019… Ekvador’un sağladığı diplomatik dokunulmazlığı kaldırmasının ardından Londra Büyükelçiliği’nden 11 Nisan günü çıkarılarak gözaltına alınır. Londra’daki Belmarsh Hapishanesi’ne konulur…
Yıl 2021… 4 Ocak günü ABD’nin iade talebi reddedilir… 10 Aralık’ta ise Yüksek Mahkeme, Assange’ın ABD’ye iade edilebileceğine hükmeder…
Yıl 2022… Yargıtay, Assange’ın ABD’ye iade edilebileceği yönündeki karara itirazını 14 Mart’ta reddeder…
Yıl 2024… 20-22 Şubat’ta Julian Assange’ın Britanya Yüksek Mahkemesi’nde temyiz davası görülecek. Şubat sayımızın kapağında Assange var. Meslektaşımız Charles Glass yıllardır tek kişilik hücrede tutulan Assange’la görüştü. Glass’ın yazısı, “Julian Assange, 13 Aralık Çarşamba günü, Londra’nın güneydoğusundaki Belmarsh yüksek güvenlikli hapishanesinin ziyaretçi alanına girdiğinde saat 14.30’u gösteriyordu” cümlesiyle başlıyor. Bir solukta, şaşkınlıkla okuyacaksınız. Paris Koordinatörümüz Gül İlbay’ın kaleminden ise Assange’ın bir suç işlediği için değil, suçları ortaya döken gazeteciliği için hapsedildiğini göreceksiniz…
***
İki kapak iki gazeteci…
Benim aklım hâlâ 20 yaşındaki Galatasaray Üniversitesi öğrencisi İpek Kamçı’nın yazdığı satırlarda…
“Çoğumuzun susmak için bahaneleri var korkularımız engel oluyor bize, peki ya bu bahanelere sığınmayanlara ödememiz gereken bir borcumuz yok mu bizim? Gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyen duvarı oluşturanlara ‘Dur’ demek, ‘Çekelim bir tuğla yıkılsın artık bu duvar, çıksın ortaya gerçekler’ demek neden bu kadar zor? Duvarın altında kalacak olanlar, neden ve kimler tarafından korundu, korunmaya devam ediyor, soruyor muyuz bunları? Geçmişte üzerimize sinen karanlıktan arınmadan geleceği aydınlatabilir miyiz? Daha ne kadar bu yükle yaşayabiliriz, vicdanımız daha ne kadar dayanabilir bu suskunluğa? Sorular zor değil ama cevaplayabilmek yürek istiyor belli ki.”
Sahi!..
Devlet Uğur Mumcu suikastini aydınlatsaydı, “o tuğlayı çekseydi” ülke bu durumda olur muydu?