HÉLÈNE RICHARD
Ukrayna’da işler hem Kiev hem de müttefikleri açısından hiç iyi gitmiyor. Rus işgalinin ardından Ukrayna ordusuna ve ekonomisine yapılan büyük yardımlara – Şubat 2024’ün ortalarına kadar toplam 160 milyar Avro (1) – rağmen Ukrayna ordusu büyük zorluklarla karşı karşıya. Kiev, 2023 yazındaki karşı taarruzu başarısız olduktan sonra Donbas’taki Avdiyivka kentinden çekilmek zorunda kalırken Rus ordusu da zemin kazanmaya devam etti. Batı’nın sağladığı askeri teknoloji de herhangi bir fark yaratamadı. Mühimmat sıkıntısı var. Amerikan Kongresi, ABD’nin yollayacağı askeri yardımların önünde bir duvar oluşturuyor, belki de bu kalıcı bir duvar olacak. Çatışmayı “24 saat içinde” sona erdirme vaadinde bulunan Cumhuriyetçi aday Donald Trump seçimi kazanırsa Ukrayna’ya “zırnık bile koklatmamakla” tehdit ediyor. Ayrıca “ateş gücü” de giderek kötüleşiyor: Tahminlere göre Rusya tarafından atılan beş ya da on mermiye karşılık Ukrayna tarafından yalnızca bir mermi atılıyor. (2) Ukrayna ile düşmanı arasındaki demografik uçurum da etkisini hissettiriyor. Ukrayna’nın eski Genelkurmay Başkanı General Valeri Zalujni, The Economist’te 1 Kasım 2023’te yayımlanan mülakatında “Er ya da geç (…) savaşacak yeterli sayıda insanımız olmadığı görülecek” diyerek endişesini dile getirdi.
Bu çıkmaz, Avrupa’nın stratejisinin yeniden gözden geçirilmesine neden olabilirdi. Oysa şubatın sonunda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem cepheden hem de Washington’dan gelen kötü haberleri bahane ederek konuyu bambaşka bir seviyeye taşıdı: Kiev’in müttefiki olan 21 devlet ve hükümet başkanını 26 Şubat’ta bir araya topladığı Paris’teki konferans sonrasında, Ukrayna’ya “askeri birliklerin” gönderilebileceğini duyurdu. Bu açıklama Avrupalı mevkidaşlarının çoğunun bir anda irkilmesine neden oldu. Zira böyle bir hareket nükleer çağın başından bu yana görülmemiş bir girişim olacaktı. Zamanında Amerikan askerleri Vietnam’da SSCB’nin yolladığı silahlarla donanmış savaşçılarla karşı karşıya geldi, Afganistan’da Sovyet birlikleri Washington tarafından desteklenen Taliban’a karşı savaştı. Ancak bu zamana kadar iki nükleer gücün orduları üçüncü tarafların topraklarında bile hiç doğrudan karşı karşıya gelmedi.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?