DOÇ. DR. ELGİZ YILMAZ ALTUNTAŞ
2023 yılında beyin ölümü gerçekleşen hastaların yüzde 16’sının organları bağışlandı. COVID-19 pandemisi öncesinde bu oran Türkiye’de yüzde 27’lere kadar çıkmıştı. Aradaki sadece yüzde 9 oranındaki fark, organ bekleyen yüzlerce hasta anlamına geliyor.
Tıbbi tedavi yöntemleri ile iyileştirilmesi mümkün olmayan bir organ olduğunda, kronik organ yetmezliği gibi hayati önem taşıyan durumlarda transplantasyon (nakil) yöntemi ile donörden alıcıya organ nakledilmesi son derece önemlidir. Organ bağışı ve nakli sayesinde birçok kişinin hayat kalitesi yükselirken bazılarının da yeniden hayata bağlanması sağlanabilir. 18 yaşını geçmiş herkes, gönüllü olarak organ bağışçısı olabilir ve bir başka kişinin hayatını kurtarabilir.
Türkiye’de böbrek, karaciğer, kalp, akciğer başta olmak üzere farklı organ nakilleri başarıyla yapılmakta ve nakil olan hastaların sağlık durumlarında başarı oranları artmaktadır. Ülkemizdeki transplant cerrahlarının bilgi ve deneyimlerinin yüksek olması ve hastanelerimizin gelişmiş teknik kapasiteleri dünya üzerindeki birçok ülkeye örnek olmaktadır. Buna rağmen Türkiye’de özellikle kadavradan organ bağışı hâlâ oldukça düşük seviyededir. Kişilerin hayattayken organlarını bağışlaması, kalp ve kornea gibi çeşitli doku ve organların nakli, bu organları bekleyen hastaların hayata tutunabilmeleri için oldukça önemlidir.
Galatasaray Üniversitesi toplumsal katkı yaratabilmek için işbirliği protokolü imzaladığı Türkiye Organ Nakli Vakfı ile sağlık ve bilim diplomasisi projeleri yürütüyor. Bu projeler kapsamında Bosna-Hersek, Gürcistan, Kazakistan, Senegal, Mısır, Burkina Faso gibi ülkelere organ bağışı ve organ nakli konularında Türk hekimlerin deneyimleri, hastanelerimizin teknik kapasiteleri ve Sağlık Bakanlığı’nın kurduğu ulusal organ, doku paylaşım ve dağıtım sistemi ile örnek olunmaktadır. Önemli fonlar alan bu araştırma ve teknik kapasite geliştirme projeleri uluslararası ilişkiler açısından bir yumuşak güç unsuru olarak kabul edilen sağlık ve bilim diplomasileri kapsamında değerlendirilmektedir.
Türkiye Organ Nakli Vakfı tıbbi, sosyal, hukuki ve etik tüm bileşenlerle işbirliği yaparak ülkemizde canlıdan ve kadavradan organ bağışı oranlarını artırmayı, organ nakil hizmetlerinin gelişimine katkı bulunmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda ülkemizde faaliyet gösteren çeşitli devlet kuruluşları, üniversiteler ve tıpta uzmanlık dernekleri ile işbirliği içinde uluslararası fonların desteklediği araştırma projeleri, teknik destek programları, teorik ve uygulamalı bölümlerden oluşan eğiticinin eğitimi programları, toplumsal farkındalığın arttırılmasına katkıda bulunmak için medya çalıştayları düzenlenmektedir.
Ülkelerin yürüttüğü kamu diplomasisi faaliyetlerinin sergilendiği alanlardan biri de sağlık diplomasisidir. Yeni dünya düzeninde sağlık diplomasisi, ülkelerin yumuşak gücünün önemli bileşenlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Sağlık diplomasisi “sağlık için gerekli olan küresel politika ortamını şekillendirmek ve yönetmek amacına yönelik çok aşamalı görüşme süreçleri” şeklinde tanımlanmaktadır. (1) Galatasaray Üniversitesi’nin de sağlık iletişimi, sağlığın geliştirilmesi alanlarında katkı verdiği Türkiye Organ Nakli Vakfı’nın çeşitli paydaşlardan oluşturduğu delegasyonlar da birer sağlık ve bilim diplomasisi aracı olarak ziyaret edilen ülkelerle olan dış ilişkilerimizde rol oynayabilmektedir. Örneğin; devlet ve özel hastanelerde görev yapan doktor, hemşire ve organ nakil koordinatörlerinden oluşan ve Türkiye Organ Nakli Vakfı önderliğinde Senegal’e giden sağlık heyeti işbirliği ile Kasım 2023’te Dakar’da Batı Afrika’nın ilk organ nakli ameliyatları gerçekleştirildi. Bu ameliyatlar sırasında üç hastaya canlı vericiden böbrek nakli yapıldı.
Marka ile diplomasi kavramları arasındaki ilişki “Marka Diplomasisi – Brand Diplomacy” olarak tanımlanarak; ulusal kimliğin, değerlerin ve kültürün dünya üzerindeki halklara / tüketicilere aktarılmasının önemli bir yolu olarak gösterilmektedir. (2) Öte yandan Louis-Honoré Fréchette’in (3) ifade ettiği gibi, günümüzde yeni oyuncular, yeni yöntemler, yeni konular diplomasi sahnesine çıkmaya başlamıştır. Kamu diplomasisi başlangıçta hükümetlerin propaganda ve kültürel mücadele araçlarından biri olarak görülürken zamanla hükümet dışı organizasyonları da kapsayarak kültür, eğitim, sanat, bilim, spor, ekonomi, iş, teknoloji, hayırseverlik, kalkınma yardımları gibi alanlara doğru genişlemiş ve zenginleşmiştir.
Buna bağlı olarak, diplomasi artık ne yalnızca devletlerin tekelinde bir alandır ne de yerel siyaset ile uluslararası siyaset arasında ayrım eskiden olduğu kadar keskin çizgilerle yapılabilmektedir.
YAZAR: Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Başkanı, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü
(1) Kickbush Ilona, Silberschmidt Gaudenz ve Buss Paulo; “Global health diplomacy: The need for new perspectives, strategic approaches, and skills in global health”, Dünya Sağlık Örgütü Bülteni, 85 (3), 243-244, 2007
(2) Szondi Gyorgy, “Public Diplomacy and Nation Branding, Conceptual Similarities and Differences”, Den Haag, 2008.
(3) Fréchette Louis-Honoré, “Foreword – Diplomacy: Old Trade, New Challenges” The Oxford Handbook of Modern Diplomacy, pp.30-34, 2013.