AYKUT KÜÇÜKKAYA
Türkiye derin bir yoksulluğun pençesinde. Gençlerinden emeklisine ülkedeki hayat pahalılığı kaliteli yaşamı her açıdan zorluyor. Hukuk, demokrasi siyasi iktidarın elinde kullanışlı aparatlara dönüşmüş. Meclis’teki vekiller – üç beş isim hariç – siyasi parti liderlerinin kuklası olmuş durumda. Kaldır elini, indir elini!.. Maaşlar cukka!..
22 yıllık AKP iktidarının başlangıcında doğan, yaşı gereği son bir kaç yıldır seçimlerde oy kullanan genç nüfus – onların deyimiyle – “yurtdışına kapağı atmak” istiyor. “Üniversite okuyup da ne olacak. Milyonlarca üniversite mezunu işsiz. Kimi de okuduğu alanda işini yapmıyor” serzenişi dillere pelesenk olmuş. Gelecek kaygısı gençler arasında zirve noktasında.
Gençler isyanlarında haklı!.. Adaletsizlikten ekonomik çöküşe dünya sıralamasında sonlardayız. Ömrü hayatlarında Erdoğan’dan başka başbakan, cumhurbaşkanı görmediler desek, doğru. Hangi TV’yi açsalar, hangi gazeteyi ellerine alsalar – tabii ki bir kaçı hariç – karşılarında emreden, itaat etmelerini isteyen bir siyasi figürle karşılaştılar. Yaşadıkları ülkeyle TV’lerde, gazetelerde yazılıp çizilen ülke aynı değildi!..
Düşünsenize… 20 yaşındasınız… Siz doğmadan iktidarda olan isim ve zihniyet hâlâ iktidarda… Ve doğduğunuz günden geriye doğru yol alan, politika izleyen bir pozisyonla!.. Dibe vuran eğitim politikası ülkeyi bilim ve iletişim çağında bir çöle dönüştürmüş durumda.
Ne var ki… Bir şey oldu bu ülkede, umuda yeniden tutunmamızı sağlayan önemli bir gelişme. Halk, genciyle emeklisiyle işsizi beyaz yakalısıyla sandıkta bir umuda tutundu, bir kaç ay önce. Ülkenin genlerindeki “aydınlık bir umuda…”
İstanbul’da yaşıyorsanız bu umudu metroda, otobüste, vapurda, metrobüste karşılaştığınız yüzlerde, yolda kaldırımda yürürken omzununun çarptığı insanların küçük tebessümünde farkediyorsunuz artık…
Gençler!.. Bu umuda tutunun… Tüm dünyayı gezin, – yine onların deyimiyle – tozun… Tüm güzellikleri, iyilikleri, bilimsel gelişmeleri görün, içselleştirin sonra ülkenize dönün. Size umut veren siyasetçinin, muhalefetin yakasına yapışın; “laik, demokratik bir sosyal hukuk devletinde, Cumhuriyet rejiminde” yaşama iradesini gösterin.
Yeri geldiğinde ise Anadolu toprağı için tüm dünyayı karşınıza alabilecek güce sahip olun. Yeri geldiğinde bu gücü “zeybek” oynayarak taçlandırın.
Demem o ki gençler, “gitmeyin!..” Bu ülke sizin!..