MAURICE LEMOINE
Ellerinde cep telefonları ya da küçük birer şişe su olan yolcular, Mayotte’u oluşturan iki ada olan Petite – Terre ile Grande – Terre’i birbirine bağlayan tekneden iniyor. Bölgenin en büyük kenti Mamoudzou’da sıcaklık 33 derece. Çalışmak için bölgeye gelmiş bir avuç “yabancı”, iskelenin yakınındaki “Olunması gereken yer: Camion Rouge” ya da “Basit ve samimi bir atıştırmalık: Camion Blanc” isimli barlarda biralarını yudumluyor. Siyahi, esmer ya da melez Mahoralılar ise İslamın emrettiği gibi alkolden uzak duruyor. Gülümseyerek “Sadece toplum içinde yasak…” diyen Fransa ana karasından gelen eski bir öğretmen, “Okuldayken tepelerde buluşup şeyler içerdik!” diye devam ediyor.
Birkaç kilometre ötedeki Kawéni’de gece çöküyor. Bir minareden müezzinin sesi yükseliyor. Açık bir pencereden France Inter radyosu duyuluyor. Az ilerdeki tezgâhta çalışan kadın, sipariş ettiği içinden “mayonez” fışkıran kocaman hamburgerin ödemesini akıllı telefonundaki “temassız özelliği” ile yapıyor. “Boubou” giyen erkekler, rengarenk “salouva” (1) giyen kadınlar ya da Batı tarzı giyinmiş insanlar bir yerlere gidiyor. Yerel Shimaroe ya da Shibushi dillerinden sohbet parçaları kulağımıza geliyor. Kuzeydeki Mamoudzou’ya giden tek yol olan Ulusal 1 (N1) üzerindeki Dantesvari’de trafik sıkışık. Toplu taşıma aracındaki yolcuların homurdanmalarına şoför, “Biraz sabır, az kaldı” diye yanıt veriyor. Kısa bir sessizliğin ardından bölgede en çok kullanılan iki sözcük duyuluyor; “sorun değil” ve “inşallah”…
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?