GRÉGORY RZEPSKI
Bu sonbaharda, özellikle otomotiv, kimya ve perakende sektörlerinden art arda işçi çıkarma haberleri geldi. Sanayi Bakanı Marc Ferracci, on binlerce kişinin işini kaybedeceğinden endişe ediyor. Genel İşçi Konfederasyonu (CGT) Genel Sekreteri Sophie Binet, bu sayıyı 150 bin olarak öngörüyor. Hükümet ise Avrupa’daki ekonomik durgunluğa ve uyguladığı politikaların başarısızlığına karşın hız kesecekmiş gibi görünmüyor: Mesai saatleri artırılacak, istihdam hizmetleri de dahil olmak üzere bir dizi kamu hizmetinde görevli memur sayısı azaltılacak. Sosyal güvenlik katkı paylarının azaltılmasını isteyenler, parlamentoda küçük bir farkla da olsa hâlâ çoğunlukta. İşverenleri, çalışanlarına yapmak zorunda olduğu ödemenin bir kısmından muaf tutan ve söz konusu kısmı devletin üstlenmesine dayanan bu etkisiz önlem, 2023 yılında kamu maliyesinin, yani vergi mükelleflerinin sırtına 80 milyar Avro’luk bir yük binmesine neden oldu. (1)
Fransa’yı yönetenler, 1990’ların başından bu yana düşük ve orta segmentteki üretim tercihlerini gözden geçirmek yerine, rekabeti artırmak için “işgücü maliyetlerini”, yani ücretleri ve sosyal yardımları düşürmeye odaklanıyor. Bu politika, lüks üretim ve havacılık gibi birkaç sektör dışında kaliteli istihdamın korunması ve ihracatın artırılmasında başarısız olmaya devam ediyor. Şirketler maliyetleri düşürmeye çalışıyor: Üretimlerini başka ülkelere taşıyorlar, taşeronlaşıyorlar, deneyimli çalışanlarını işten çıkarıyorlar, kalan çalışanların iş yükünü artırıyorlar. Durumları giderek daha fazla “değerlendirilen” ve aynı oranda değersizleştirilen devlet memurları ile daha sıkı kontrol edilen ve daha az yardım alan işsizler üzerindeki baskı artıyor. Şirketlere yapılan yardımların ve vergi indirimlerinin, tasarruf önlemleriyle kısılan devlet bütçesi ve işsizlik sigortasından karşılanması amaçlanıyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?