SERGE HALIMI
Emmanuel Macron, geçen 11 Eylül günü Danıştay’da yaptığı konuşmada temel bir ilkeyi anımsatıyordu: “Günümüzün egemen halkları kendilerini sandık yoluyla ifade ederler. Buna saygı gösterilmelidir. Bu hak her demokrasinin temelidir.” Cumhurbaşkanı, henüz iki ay önce art arda düzenlenen iki oylamada; önce Avrupa seçimlerinde ardından da parlamento seçimlerinde Fransız halkı tarafından açık bir şekilde reddedilmişti. Peki Macron, bu sonuçların ardından gerekeni yapacağına dair “egemen halka” bir söz verdi mi? Kuşkusuz böyle bir olgunluk onun kapasitesini aşar. Yardımcılarından birini resmi başbakanlık konutu Matignon’a yerleştirmek için nafile bir çaba sergileyen Macron, 2017 yılında yapılan seçimlerde adaylığını destekleyerek Élysée Sarayı’na oturmasına büyük katkı sağlayan politikacı François Bayrou’yu 12 Aralık günü başbakan olarak atadı. Bayrou, o günden bu yana Fransızların çok tepki gösterdiği emeklilik reformu başta olmak üzere Macron’un bütün reformlarını destekledi.
Kısacası, her şey hareket ediyor ama hiçbir şey değişmiyor. Beşinci Cumhuriyet’in kurumları öyle yapılandırılmış ki – şu an görevde olan gibi – nefret edilen bir cumhurbaşkanı bile üç önemli kozu elinde tutabiliyor: Başbakanı seçme hakkı, Ulusal Meclis’i feshetme hakkı ve görevden ayrılış tarihi… Macron bu kozları sık sık ve suistimal ederek kulanıyor. Aslında, gurur duyduğu iki icraatını korumaya çalışıyor: Birincisi arz yönlü ekonomi politikası; yani varlıklı ve genellikle yaşlı seçmen kitlerine yönelik vergi indirimleri… İkincisi ise Avrupa’yı askeri bir güç haline getirme yönündeki çabaları.
Kendisini destekleyenlerin azınlıkta olduğu Ulusal Meclis’in mevcut yapısı, bu iki hedefi ancak aşırı sağa ve merkez sola hitap ederek gerçekleştirebileceği anlamına geliyor. Aşırı sağcılar için, güvenlikçi ya da göçmen karşıtı yasalar yem olarak kullanılıyor. Nispi temsil vaadinde bulunulan merkez sol için de muhtemelen yasaların milletvekilleri tarafından oylanmadan Meclis’ten geçmesine olanak tanıyan mekanizmadan (49. maddenin üçüncü fıkrası ya da “49-3”) feragat ediliyor. Emeklilik reformu için de durum böyleydi.
İki ucu kesilen omletten geriye kalan lezzetsiz kısım
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?