LOU-EVE POPPER / Gazeteci
İskoçya kıyılarının 180 kilometre kuzeyindeki ana ada Shetland’ta, küçük bir Hint restoranının sahibi başka başka kıyıların hayalini kuruyor: “Buraları birkaç yıl önce çok hareketliydi, oysa eski halinden eser yok şimdi.” Takımadalarda iki işletmesi bulunan ailesi, adaya petrolün tavan yaptığı 1984 yılında gelmiş. İşletmelerin biri devasa petrol ve gaz terminaline yakın küçük liman köyü Brae’de, diğeri ise takımadaların başkenti Lerwick’te. Tabii o zamanlar ada ve çevresi son derece hareketli, musluktan su yerine para akıyor. 1970’lerin başında Kuzey Denizi’nde çok büyük yataklar keşfedildi. Shell ve BP bu yataklardan oldukça memnundu. Pastadan payını sadece bu büyük şirketler değil ada sakinleri de aldı pek tabii. Sondaj başladığından bu yana takımadalardan geçen her varil petrol, terminalin neden olduğu rahatsızlığı telafi etmek için petrol devlerine dayatılan bir mali anlaşmanın sonunda kurulan bir vakıf aracılığıyla Shetland otoritesine vergilendiriliyor. Böyle bir anlaşmanın Birleşik Krallık’ta eşi benzeri yok.
Kırk yıl içinde toplum, hidrokarbon devlerinin sırtından gerçek bir savaş sandığı oluşturdu. Nüfusu ancak 23 bin (1) olan bu takımadaların cebine yaklaşık 320 milyon sterlin girdi. Vakıf bu sayede kültür derneklerini finanse ettirdi, yaşlı ve engellilere bakmaları için personeline ödeme yaptı, en az sekiz yüzme havuzu ve hatta Londra’nın gözde semtlerinden birinden fırlamış gibi görünen son teknoloji bir kültür merkezi inşa ettirdi. Eski bir yerel meclis üyesi olan Lerwick’teki pansiyonun sahibi, “Gerçekten ihtiyacımız olmayan, istediğimiz şeyleri karşılayabiliyorduk. Bu da işin muvafakatı olsun,” diyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?