TRISTAN COLOMA
Sararmaya yüz tutmuş dikenlerle kaplı, yoğun bir yeşil kütle olan Białowieża’da ilerlerken, ormanın içine daha fazla girilemeyeceği izlenimi içinizde büyüyor. İnsanı yuttukça daha da derinleşen bir orman burası… Stefan (1) elindeki GPS aleti ve koordinatlara rağmen ne tarafa gideceğini bilemiyor. Yine de ilerlemeye, tırmanmaya, yıkılmış binlerce ölü ağacın altında sürünmeye devam ediyor. Kendilerini ağaç sanan dev ısırgan otlarının arasına düşüyor, böcek sürülerinin bitmek bilmeyen taciziyle savaşıyor, bataklık çamurunun emici etkisinden botlarını kurtarmaya uğraşıyor. Bir polis devriyesi veya bir helikopterden gelecek en ufak şüpheli gürültüye karşı tetikte durarak ilerlemeye devam ediyor.
Bu genç aktivist, Polonya – Beyaz Rusya sınırından yasa dışı bir şekilde geçip, iki ülkeyi birbirine bağlayan ormanı aştıktan sonra, kendisine konumlarını SMS ile gönderen bir grup Hintli göçmeni arıyor. Acaba Polonya ordusu, sınır muhafızları veya polis tarafından durdurulmuş olabilirler mi? Burada göçmenler hoş karşılanmıyor. Sınır hattı boyunca yerleştirilen hoparlörler, aynı mesajı farklı dillerde – İngilizce, Arapça, Çince, İspanyolca, Fransızca – durmadan tekrarlıyor. Fransızca konuşan Afrika vatandaşları için bozuk bir Fransızcaya çevrilmiş şu mesaj gibi: “Bu sınır kapat. Yolculuğunuzun her şeyi bitti. Aldatıldınız ve paranız uçup gitti. Size söz verildiği gibi değil. Minsk’e geri dönmek zorunlu. Belarus yetkilisi sizi ülkenize nakletmeli. Kabusunuz sonunda bitecek.” (Orijinal mesaj, düzeltilmeden yazılmış ve olduğu gibi çevrilmiştir.)
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?