CHRISTOPHE VENTURA
“Rusya’nın kendisini daha güçlü bir şekilde ortaya koyabilmesi için Arjantin’in nasıl Latin Amerika’ya açılan bir kapı haline getirilebileceği üzerinde düşünmeliyiz…” Arjantin’in merkez sol Peronist Devlet Başkanı Alberto Fernández, 3 Şubat 2022’de Moskova’da Vladimir Putin ile yaptığı özel görüşmenin ardından bu sözleri sarf ettiğinde Rusya’nın, saldırmazlık, anlaşmazlıkların çözümünde güç kullanılmaması ve devletlerin toprak bütünlüğünün ihlal edilmemesi ilkeleri de dahil olmak üzere uluslararası hukuku hiçe sayarak Ukrayna’daki komşusunu işgal etmek üzere olduğundan habersizdi. Çin ve Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de bu yönde ilk ortak bildiriyi (1) yayınladıkları 1997 yılından bu yana “çok kutuplu yeni uluslararası düzeni” teşvik eden Moskova, bu düzenin ilkelerine hizmet ettiğini iddia ediyor. Bu, Arjantin’in hâlâ tam olarak benimsediği bir bakış açısı.
19’uncu yüzyılın sonundan bu yana ABD’nin geleneksel etki alanı olan Latin Amerika’da, Washington ve Avrupalı müttefiklerinin pençesinden kurtulmuş bir uluslararası sistemi inşa etme arzusu aslında oldukça popüler. Bu arzu, 2000’li yılların başından bu yana bölgedeki ilerici hükümetlerin çoğunun izlediği bir yol haritası haline geldi. Latin Amerika başkentleri, Rusya’yı Washington’un hegemonik iddialarına karşı bir fren olarak görüyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?