DR. REMZİ ÇETİN
Son üç yıldır, yazılarımda naçizane şunu vurguluyorum: “2020 İbrahim Anlaşmaları, ‘Yeni Orta Doğu’ kavramını 1990’lardan daha istekli ve daha hızlı alevlendirdi. Yeni Orta Doğu, Körfez’den yükselmektedir.”
İbrahim Anlaşmaları’nın öncesi, sırası ve sonrasında doktora tezim için İsrail diplomasisi ve dış politikası üzerine yoğun çalışmalarda bulunduğum için söz konusu anlaşmaları da yakından izleme fırsatı buldum. Geçen ay, 1978 Camp David Anlaşmaları’nın 45; İbrahim Anlaşmaları’nın ise 3. yıl dönümüydü. Camp David imzalandığında, Orta Doğu’nun çehresini değiştirmiş; Arap – İsrail ve Mısır – İsrail savaşlarını sonlandırmıştır. Mısır’la normalleşen İsrail, 1994’te ise Ürdün’le barış anlaşması imzalamıştır. Sadece bu noktadan düşünüldüğünde dahi, İbrahim Anlaşmaları’nın önemi anlaşılabilir. Mısır ve Ürdün’den sonra, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, 1994’ten bu yana İsrail’in ‘Körfez Açılımı’ politikalarında hedefine koyduğu iki başat ülkeydi. İbrahim Anlaşmaları’na ulaşana dek İsrail’in Körfez’le teması, özellikle 1975’ten itibaren örtülü bir yakınlaşma yaşadığı Suudi Arabistan ve 1994’te, Körfez’in esrarengiz ülkesi Umman’ı dönemin başbakanı Yitzhak Rabin’in ziyaret etmesiydi.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?