YELİZ BOZKURT
Bir meditasyon uygulamasında karşıma çıkan yapay zekâ sohbet uygulamasını denedim. Soru; “Bugün kendini nasıl hissediyorsun?”du. “Boşlukta” diye cevap verdim. Uygulama bana terapist gibi sorular sormaya başladı. İçimde bir ürperti ile hemen sohbetten çıktım. Çünkü gerçekten de ruhsuz bir makinenin benimle uzun bir süre sohbet etmesine izin vermek istemedim. “Konuşacak terapist mi yok? Arkadaş mı yok?” diye düşündüm. Ertesi gün ne oldu dersiniz? Yapay zekâ bana bir mesaj gönderdi ve o gün kendimi daha iyi hissedip hissetmediğimi sordu.
İnsanlara dert anlatmaktansa acaba bir makineye anlatıp rahatlamak daha mı iyi? Sonuçta, çeşit çeşit çözümlerde getiriyor… Müzik terapisi mi istersiniz yoksa umut dolu hikâyeler dinlemek mi? Hatta ben az önce bu satırları yazarken aynı meditasyon uygulaması bana bir mesaj atıp bugün ki konumuzun “empati” olduğunu hatırlatıyor. Son zamanlarda fazlasıyla unutulan empati kavramını. İşte herkesin merakla konuştuğu, bazılarının çok korktuğu, bazılarının yararlı bulduğu ve birçoklarının denediği yapay zekâyı geçen günlerde Fransız Sarayı’nda konuştuk.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?