NAZAN MOROĞLU
31 Mart Yerel Seçimleri’nde alınan sonuçlar ülkede hukuka huzura hasret kalan, işsizlik, yoksulluk, geçim derdi altında ezilen yurttaşlar için umutlarının yeniden yeşermesini sağladı. Seçim sonuçları demokrasi için direnlerin umutlarının boşa gitmediğini gösterdi. Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır” sözünün haklılığını kanımca Türkiye bir kez daha anladı.
Yerel seçimlerden Cumhuriyetimizin temel ilkelerini benimseyen partinin birinci parti olarak çıkması, ülkemizde eşitliğin, demokrasinin ön koşulu olan laiklik, hukuk devleti ve sosyal devlet ilkelerinin değer kazanacağı konusunda yeniden umut oldu.
Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde yaşanan değişim
31 Mart seçimlerine katılacak seçmen sayısı YSK tarafından 61 milyon 441 bin 882 olarak açıklanmıştı, ancak seçime katılım önceki seçimlere kıyasla daha düşük oldu, yüzde 78.11 oranında kaldı.
Ana muhalefet partisi CHP, büyükşehir belediyesi sayısını 11’den 14’e, toplam il belediyesi sayısını 21’den 35’e, İstanbul’daki 14 ilçe sayısını 26’ya, Ankara’daki 3 olan ilçe sayısını 16’ya çıkardı. İktidar partisi ise seçim kampanyasını devletin bütün imkânlarını kullanarak yürütmesine rağmen, tarihinde ilk kez ikinci parti oldu, büyükşehir belediyesi sayısı 15’ten 12’ye, toplam il belediye başkanlığı sayısı ise 39’dan 24’e indi.
31 Mart seçimlerini, kampanya sürecinde de görüldüğü gibi salt yerel yönetimler seçimi olarak yorumlamamak gerekiyor. Siyasal bakış açısında değişimin ve dönüşümün de yaşandığı yerel seçimin sayısal, siyasal, toplumsal analizleri de yapılacaktır. Ancak, askıya alınan demokrasinin, laikliğin ve hukuka güvenin yeniden tesis edileceği umudunun arttığı kamuoyunda net olarak görülmektedir.
Üç büyükşehirde bulunan 94 ilçenin 70’ini ana muhalefet partisi kazandı.
CHP 1973 genel seçimlerinden beri ilk kez birinci parti konumuna yükseldi. Türkiye’nin dörtte üçüne yakın ekonomik kapasitesi bulunan il ve ilçeler ana muhalefet partisine geçti. CHP genel başkanı ve seçim koordinasyon ekibinin bu seçimlerde akla, bilime, veriye dayalı stratejik bir yöntem izlemesi beklentilerin de üstünde bir başarıya ulaşmalarını sağladı.
31 Mart’ta 11 il ve 61 ilçede kadın adaylar belediye başkanı seçildi
3 Nisan 1930 tarihinde kabul edilen Belediye Kanunu ile kadınlar belediye başkanlığı ve belediye meclisi seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir (RG. Tarih: 14 Nisan 1930, S: 1471).
Aslında henüz “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi – 1948”; “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi – 1979” gibi uluslararası sözleşmelerin dünya gündeminde bile olmadığı bir dönemde, Türkiye’de kadınlar 3 Nisan 1930’da yerel yönetimlere, 26 Ekim 1933’de muhtar ve ihtiyar heyeti üyeliğine ve 5 Aralık 1934’de milletvekili seçme-seçilme hakkına sahip oldular. Fransa’da ise 1944, Belçika’da 1946 ve İsviçre’de 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Ancak, kadınlar kanun önünde eşit hakka sahip olmasına rağmen siyaset alanında eşit sayıda temsil edilememektedir. Kadınların siyasal hayatta eşit temsilinin sağlanması için etkili bir yöntem cinsiyet kotası olarak adlandırılan önlemdir. Türkiye’nin de onaylamış olduğu Kadınlara Karşı her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nde (Madde: 4) ve anayasamızda (Madde: 10) eşit temsilin sağlanması için uygulanması gereken yöntem “geçici özel önlem” olarak belirtilmiştir. Örneğin Seçim Kanunu’na bir geçici madde eklenerek üst üste üç seçim döneminde yüzde 40 oranı cinsiyet kotası uygulanması kabul edildiğinde, zaman içinde temsilde eşitliğin sağlanması mümkün olacaktır.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınların siyasette eşit temsil edilememesi her şeyden önce bir demokrasi meselesi.
31 Mart seçimlerinde ana muhalefet partisince kararlılıkla özellikle kadınların ve gençlerin belediye başkanı veya belediye meclisi üyesi olarak aday yapılmasına ve seçilecek konumlarda yer verilmesine özen gösterilmesi demokrasimiz açısından önemli bir adım olmuştur.
Nitekim 2019 yerel seçimlerinde 81 ilde 3’ü Büyükşehir Belediyesi olmak üzere sadece 4 kadın Belediye başkanı seçilmişken, 2024 yerel seçimlerinde 11 il ve 61 ilçede kadın adaylar belediye başkanı seçildiler.
Kadın belediye başkanları diyor ki…
Kadın belediye başkanlarının basına yansıyan söyleşilerinden: “Hayatın her alanında eşitlik için çalışmaya devam edeceğiz”; “Siyasette daha fazla kadının yer alması için yol açıcı çalışmalar yapacağız”; “Siyasette ve yaşamın her alanında kadınlar eşit temsil edilene kadar mücadelemiz devam edecek” dediklerini ve kadının güçlenmesinin demokrasinin ve kalkınmanın önemli kriteri olduğuna dikkat çektiklerini görüyoruz.
31 Mart yerel seçimlerinde yaşanan değişimin ve başarının
23 Nisan 1920 yılında kurulan ulusal egemenliğin temeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de taşınması umuduyla…
Atatürk tarafından çocuklara bayram olarak armağan edilen 23 Nisan’lar,
1979 yılında UNESCO tarafından ‘Çocuk Yılı’ ilan edilmesiyle uluslararası nitelik kazanmıştır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun…