DAVID TEURTRIE
(Ulusal Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Enstitüsü’nde (Inalco) yardımcı araştırmacı, “Rusya: Gücün geri dönüşü” (Armand Colin, Malako, 2021) başlıklı kitabın yazarı.)
Çeviri: Yaren Şahin
Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, Mart 2022’nin ilk günlerinde “Rus ekonomisini çökerteceğiz” demişti. “12. Yaptırım Paketi” sonrası, Rus ekonomisi son iki yıldır Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nden daha hızlı büyüyor. 2023’te gayri safi yurtiçi hasılada (GSYİH) sağlanan yüzde 3.6’lık artışın ardından, tahminlerini bir kez daha yukarı doğru revize eden Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre Rus ekonomisi 2024’te yüzde 3.2 büyüyecek. Kuşkusuz ekonominin askerileştirilmesi, işgücü sıkıntısı ve Batı teknolojilerine erişimde yaşanan güçlükler orta vadede Rusya’yı olumsuz etkileyebilir. Ancak analistlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilen ve uluslararası kurumlar tarafından da doğrulanan Rus ekonomisinin performansı, Batı için büyük bir sürpriz oldu. Zira, Le Maire’in yorumları, ABD Başkanı Joe Biden ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula van der Leyen’in benzer görüşlerini yansıtıyordu. Bu görüşler, Batılı elitler arasında, elektronik aksam eksikliği nedeniyle kısa sürede silahsız kalacak ve petro-dolar eksikliği nedeniyle finansman sıkıntısı çekecek olan Rus ordusunun Ukrayna’da yenilgiye uğrayacağı yönündeki ortak fikre dayanıyordu. İki yıl geçmesine rağmen, bundan çok uzaktayız. Peki yaptırım politikasının hayal kırıklığı yaratan sonuçları ile başlangıçtaki beklentiler arasındaki büyük uçurumu nasıl yorumlamalıyız?
Yapılan ilk hata, Rus ekonomisinin dikkate almaya değmeyecek bir büyüklük olarak görülmesiydi. Dönemin Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clément Beaune, Şubat 2022’de bu düşünceyi şu sözlerle özetliyordu: “Rusya, İspanya’nın GSYİH’si kadardır.” Bu, hem hatalı hem de küçümseyici bir yaklaşımdı. Dünya Bankası verilerine göre 2022’deki nominal gayri safi yurtiçi hasıla sıralamasında sekizinci olan (İspanya 15. sıradaydı) Rusya, satın alma gücü paritesi (SAGP) bazında ise Almanya’yı da geçerek ve 5. sırada yer almıştı. Ayrıca, ekonomik büyüklük bir ülkenin gücünü tam olarak yansıtmaz. Moskova, petrol ve doğalgaz ihracına bağımlı oluşu gibi yadsınamaz zayıflıklarına rağmen birçok stratejik sektörde lider konumda yer alıyor: Hidrokarbon, demir dışı metaller ve tahılların üç büyük üreticisi ve ihracatçısından biri olan Rusya, aynı zamanda nükleer enerji santrallerinin önde gelen bir ihracatçısı ve üç ana uzay gücünden biri. Rusya, 2023 yılında uzaya 19 fırlatma yaparken bu sayı Avrupa genelinde sadece üç. Endüstriyel gücü ölçmek için yaygın olarak kullanılan bir gösterge olan elektrik üretiminde ise Rusya, Çin, ABD ve Hindistan’ın ardından dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda, Rusya’nın şu anda tüm Batı ülkelerinin toplamından daha fazla mermi üretebiliyor olması şaşırtıcı değildir.
Putin, göreve getirdiği yeni teknokratları dinliyor
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?