HİLAL KÖSE
Türkiye, bir süredir sokak köpeklerini öldürmeye niyetlenen iktidara karşı mücadele içinde. Dehşete verici bu tartışmanın şokunu yaşayan herkes, sağlık aktivisti Paul Farmer’in (1) insanın kalbine ok gibi saplanan sözleriyle direnmeye, sesini duyurmaya çalıştı. Farmer’e atfedilen ve binlerce kez paylaşılan cümle şuydu: “Öyle görünüyor ki, bazı hayatların daha az değerli olduğu düşüncesi, dünyadaki bütün kötülüklerin kökenidir.” Bugün, bu travmatik tartışmayı daha kestirme yorumlayacak birine ihtiyaç var mı? Meselenin özü bu işte…
Hayvan Severler Derneği (HAYSEV), “Bir kap su koyun diye rica ediyorduk, şimdi öldürmeyin dire deniyoruz. Böyle zalimlik olmaz” diyerek isyan etti. Yalnızca HAYSEV değil, bütün gönüllüler, sivil toplum örgütü temsilcileri alarma geçti. Hukukçular, veteriner hekimler, yaşam hakkı çerçevesinde yanlıştan dönülmesi için dil döktü. Meclis’te yumruklar konuştu, muhalefet vekilleri son ana kadar büyük mücadele verdi ancak itirazlar, kocaman bir kibir duvarına çarptı. Ah o son genel seçimler… Yerel seçimle birlikte bir nevi ‘yok’ hükmünde olan seçimler… İnsan düşünmeden edemiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan o sandıktan çıkmasaydı, bugün neyi konuşuyor olurduk acaba?
Haktan, hukuktan, adaletten yana olan herkes son ana kadar elinden geleni yapsa da Hayırsız Ada (2) yasası Meclis’ten geçti. Bu yasaya AKP içinden de itirazlar vardı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiye edenler bize vicdan ve merhamet nutku çekemez” çıkışından sonra iyi haber beklenmiyordu…
Tartışmalı yasa belediyelere baskı aracı mı olacak?
Yasa değişikliği, sokak hayvanlarıyla ilgili bütün sorumluluğu belediyelere yüklüyor. Şu an 300 barınakta 100 bin hayvan var; yasayla 4 milyon sahipsiz hayvan (teklifte belirtilen rakam) sokaktan toplanacak. Barınak kurmak, hayvanları toplamak, rehabilite etmek (…) belediye başkanları ve meclis üyelerinin yükümlülüğünde olacak. İşin sonunda 2 yıla kadar hapisle yargılanmak da var. AKP’nin yerel seçim yenilgisini sindirmesi beklenmese de böyle bir plan ancak şeytanın aklına gelirdi. Hem kaynakları zaten kısıtlı olan CHP’li belediyeler köşeye sıkıştırılacak, hem de barınaklarda yaşanacak vahşet nedeniyle belediye ile vatandaş karşı karşıya gelecek. Bundan ‘iyisi’ Şam’da kayısı! Öte yandan 22 yıldır tek başına istediği gibi ülkeyi yöneten Erdoğan, işin içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılacak! Bunca zaman var olan yasayı uygulamayıp, başıboş hayvan sorununu büyütmesinin hesabını vermeyecek.
Veterinerler kiralık katil değildir!
Veterinerler bu gerilimin tam da göbeğinde… Veteriner hekim Mustafa Tepret, İstanbul Kadıköy’de yapılan mitingde, “Havlayan köpeği ‘saldırgan’ diye toplayıp, veterinerleri kiralık katil haline getirmek istiyorlar. Veteriner hekimler katil değiller ve asla olmayacaklar” diyerek meseleyi kendileri açısından özetledi. Sahiden de yaşatmak üzere beyaz önlük giyen hangi veteriner köpeklere ölüm iğnesi vuracak?
CHP’nin uzun yıllar sonra sandıktan birinci parti çıkmasını, AKP’nin ikinciliğe gerilemesini, derinleşen yoksulluğu, emekli maaşlarını konuşurken birden bire Hayvanları Koruma Kanunu’nda 17 maddelik değişiklik teklifi ortaya atıldı. Ötenazi, uyutma gibi kavramları çocuklar bile öğrendi. “Öldüreceğim-öldüremezsin” tartışmasının ortasında, çocuklarını yitiren acılı aileleri de vardı. Neden Meclis tatile gitmeden önce acele bir şekilde bu yasanın gündeme getirildiği merak ediliyordu. Türkiye Barolar Birliği, şu sorulara yanıt arıyor:
“Sorun gerçekten sahipsiz hayvan popülasyonu ise yasa teklifinde neden üretim, satış ve ithalat yasağına dair bir değişiklik yok? Uzman veteriner hekimler, kısırlaştırma seferberliğiyle 2 yıl içinde popülasyon kontrolünün sağlanacağını vurguladığı halde, neden toplama ve öldürme eylemi için belediyelere 2028 yılına kadar süre veriliyor? Yaşatmaktan yana olan bir çözüme bunun yarısı kadar bir süre tanınmaması hangi akla ve vicdana sığar? Hayvanların yaşam hakkı ve refahı bu kadar değersiz mi?”
Farmer’e döneceğim yine… Bazı hayatların daha değersiz olduğu düşüncesi, iktidarı her yıl biraz daha yozlaştırdı. Ortaya saçılan kötülükten az ya da çok herkes nasibini aldı. Sokakta gözlerine bakamaz hale geldiğimiz dostlarımız ölümün eşiğine geldi… Daha ne olacak? Bugün bile “ama” ve “fakat” diyerek “muhalefete muhalefet eden” herkes lütfen bu kötülüklerin ortağı olduğunu unutmasın.
(1) Paul Farmer, ABD’li bilim insanı, düşünür, tıp doktoru ve antropolog olarak dezavantajlı bölgelere sağlık hizmeti götürdü, çokça iz bıraktı. Ruanda’da 2022’de yaşama veda etti. Amerikalı yazar Tracy Kidder, Farmer için “Dünyayı iyileştirecek adam” demişti.
(2) 1910 yılında, 80 bin köpeğin İstanbul sokaklarından toplanarak ölüme terk edildiği katliam… Sivriada, o olay sonrası Hayırsızada olarak anıldı.